Başını önüne eğmiş, elindeki kalemle önündeki defterine bir şeyler çiziyordu. Dışarıya karşı ilgisiz, aynı zamanda kendi içine kapanıktı. Başını eğdiği için yüzüne dökülen siyah saçları bugünün yaralarını gizlese de, üniversitede herkesin zihninde aynı görüntüyü çoktan oluşturmuştu. O, korkaktı. Adımlarını sürekli geriye atar, biri onu yere serdiğinde karşılık vermekten çekinirdi. Sesini çıkarmaz, onu korumak isteyenleri bile çevresinden uzaklaştırırdı. Çünkü, o korkaktı. Bakışlarımı kalem tutan parmaklarının üzerindeki morluklardan yüzüne doğru kaldırdığımda, bu kez beni karşılayan gözleri oldu. Onu dikkatle incelediğimi gördüğünde, bakışlarımı kaçırmadım. Yüzündeki ilgisiz ifadede bir değişiklik olmasa da, ona diktiğim bakışlarıma karşılık kahverengi gözlerinde oluşan şüpheye tanık oldum. Tanıdığım çoğu korkak, kendini aslan gibi göstermeye çalışırdı. Ve tüm herkesin düşündüğünün aksine, o korkak değildi. Sadece korkak rolünü çok iyi üstlenen bir aslandı.
1 part