5 parts Ongoing Onu daha önceden gördüğüme emindim. Güneş sarısı saçları, deniz mavisi gözleriyle tam bir inci tanesi gibiydi. Sanki senelerdir tanıyormuşçasına çok derinlerden bakmıştı gözleri.
Aklıma gelen fikirle hemen ayaklandım ve masanın üzerindeki telefonumu alıp odadan çıktım. Elif hanım beni görünce gülümsedi. Hızlı adımlarla yanına ilerlediğimde endişelenmiş olacak ki kaşları çatılmıştı.
"Buyrun Mert bey, bir isteğiniz mi vardı?" Dedi masasından bana doğru seslenirken.
Yanına geldiğimde olabildiğince sessiz bir şekilde sordum, "Babamın misafiri vardı en son, müsait mi şimdi?"
Kafasını olumsuz anlamda salladı ve ayağa kalkmaya yeltendi. "Hayır, içeride. Bir sorun mu vardı?"
Elimle otur dercesine bir hareket yaptım. "Yok yok. Kimdi o?" Diye sordum elimle ensemi kaşırken.
"İnci hanımdan bahsediyorsunuz değil mi?"
"Haa.. İnci miymiş ismi?"
"Evet. Siz neden soruyorsunuz anlayamadım." Meraklı bakışları daha da merakla bakıyordu şimdi bana. "Bir şey mi oldu Mert bey?"
"Yok ya, babamın odasına girince merak ettim."
Anlayışla kafasını salladı ama imayla sorduğum soruya bir cevap vermemişti. Derin bir nefes verip, "Ne için gelmiş ki?" Diye sordum.
"İş görüşmesi için geldi."
"Haaa... öyle mi?" Dedim bir yandan da sırıtırken. Neden böyle davrandığıma anlam veremediği belliydi. "Neyse, teşekkür ederim. Bu konuşma aramızda kalsın mümkünse."