"Ölüler artık isteselerde ağlayamazlar Kabalcı'nın Kızı... Cesetlerinin saçları çürürken , etleri larvalanırken , göz oyuntularına böcekler yuva yaparken ve beden toprağa karışıp erirken canları yanmıyor mudur dersin?"
Yüzünde ki gülümsemede kalmaya devam ettim. Yaşadığı tüm o kanı , vahşeti , acı dolu çığlıkları , acımasızlıkları , kötü kokuları... Ve aşkı , tutkuyu , hülyaları... Her birini aynı anda taşıyordu onun gülümseyişi.
Gülümsüyordu , her şeye rağmen. Sabrediyordu , o yine de günü kurtarmaya çalışıyordu.
Fısıldadı. "Fikrimce canları yanıyor..." Ve yüzünde ki gülümseme bir anda kayboldu. Kan toplayan irislerine ve tuhaf , büyülü yüzüne tepeden bir şey damladı. Bir kan damlası... Sol gözünün altından çenesine , doğrudan akarken ben birşeyleri anlamaya başladım.
Biz rol gereği değil , gerçekten de bize vaadedilen bu kaderin dilencisiydik.
Biz Kader Dilencileri'ydik...
Kimi kaderinden kaçar , kimi onunla savaşır. Ama "Kader Dilencileri"... Onlar onu yeniden yazar.
Bir banka düşünün... Kurulduğu günden itibaren cehennemden bir haber olan insanlığa cehennemi yaşatan , nice hayat bitirip nice hayatı da dirilten... Kendi kaderlerini beğenmeyip isyanda bulunan insanlar , bir gün onlara ; sadece bir adamın parası ile tüm ülkeye hükmedeceği gerçeği söylenseydi inanırlar mıydı buna?
Kendikilerini beğenmeyip hâlâ başkalarından kader dinlenmeye devam ederler miydi?
Bankalar... Bir banka ne kadar güvenilirdir?
-Ceylin
Müsait misin?
Önemli bir şey konuşmamız gerekiyor.
-Oğuz abi
Müsaitim.
Ne oldu?
-Ceylin
Hamileyim.
-Oğuz abi
Siktir!
Ciddi misin sen?
Bu işin şakası olmaz.
-Ceylin
Şaka falan yaptığım yok zaten.
Şüpheleniyordum ve test yaptım.
Hamileymişim.
Abisinin arkadaşı ve aynı apartmanda oturdukları Oğuz'dan hamile kalan Ceylin.