Kulüpten dışarı çıktığımda soğuk hava yüzüme çarpınca vücudumdaki titremenin geçeceğini sandım.Her bir adımımda bu ayaz hava sanki kendini benden uzaklaştırıp içimi saran bu sıcaklığa mahkum ediyordu.Karanlığın içinde esmer teniyle Arslan onun bir parçası gibi gözüküyordu.Kendini altından çayın geçtiği köprüye dayanmış,arkası dönük bir şekilde duruyordu.Onun yanına doğru ilerlediğimde içimde biriktirdiğim özgüven yerini bir teslimiyete bırakıyordu.''Gelmeme konusunda çok kararlı görünüyordun.''dedi.''Buraya gelmemin sebebi bunlara son vermek.''dedim.Bana döndü.Altımızda akan suyun lacivertliğinde ki gözlerinde kıvılcımlar parlıyordu.''Son vermek mi?''Sırtını köprüye dayayıp kollarını göğsünde birleştirdi.''Evet, bana her şeyi anlatarak bu oyuna son vereceksin.''dedim.''Ne öğrenmek istiyorsun?''diye sordu havanın ki kadar soğuk bir sesle.Köprünün kolundan güç alarak''Kimsin sen?''diye sordum.Yüzünde ki gülümseme bir çok şey ifade ediyordu ama kesinlikle güven değil ya da masumiyet.''Eğer benimle gelirsen bu gece her şey bitecek.''dedi.Onunla geleceğimi biliyordu,yüzündeki gülümseme bunu belirtiyordu.Beni her zaman ki gibi tereddütte bırakacağını bildiğim halde belirsizliklerle dolu olan karanlığa adımımı attım.