"O benim oğlum! Onunla konuşmaya hakkım var!" Diye haykırdı yüzüme.
"Senin hiç bir şeye hakkın yok! Sen bana, oğluna ihanet ettin, Uraz Karadağ!" Diye bağırdım aynı öfkeyle. Karşımdaki adam delirmek üzerdeydi, bunu gözlerinden okuyabiliyordum. Ama bu bana zevk değil acı veriyordu. Çünkü ona hâlâ deliler gibi âşıktım.
Ben İzem Arısoy.
Yıllar önce beni aldatan adama hâlâ aşık olan ve ondan vazgeçemeyen bir kadın.
Ve o... Uraz Karadağ. Bana ihanet eden, ama hâlâ sevdiğin adam. Ülkenin en başarılı Mimarlarından biri, yeraltı dünyasının sayılı lidelerinden...
Aynı zamanda canımı verebileceğim oğlumun babası.
Son olarak, Atlas Karadağ.
Yıllarca babasının bir astronot olduğunu sanan, her gece gökyüzüne bakarak onu bekleyen o şansız çoçuk.
Her şey çok güzeldi. Ta ki bir gün eve gelen o fotoğraflar her şeyi darmadağın edene kadar. Uraz Karadağ gerçekten karısına ihanet etmiş miydi? Yoksa bu, daha büyük bir oyunun parçası mıydı?
----------------------------
NOT: ilk kitabım olduğu için yazımda hatalar olabilir. Şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim! Yorumlarınız benim için çok değerli; değişiklik ya da önerileriniz varsa lütfen paylaşın. Hepsini dikkate alacağım.