Bir asker, diğerlerinden bir adım daha yakına gelerek onu yakalamaya çalıştı. Erdem elini geriye doğru savurdu ve yıldırım askerin göğsüne çarptı. Askerin gözleri korkuyla büyüdü, bedeni elektrik dalgasıyla kasıldı ve yere yığıldı. Silahı kaldırıma çarparak yere düştü. Diğerleri bir adım geri çekildi, havayı yakan ozon ve yanık et kokusu etrafı doldurdu. Bunun olacağını beklememişlerdi, Erdem gibi birine hazırlıklı değillerdi. Bir anlığına dünya durmuş gibiydi; tek duyulan şey, Erdem'in dokunuşuyla yankılanan gök gürültüsünün sesi oldu.Kaosun içindeki sonraki birkaç dakika, bir sis perdesi gibiydi. Erdem'in kalbi hızla çarpıyordu; ne yapmış olduğunu fark ettikçe dehşet içinde donakaldı. Hayatında kimseye zarar vermemişti, gerçek bir kavgaya bile girmemişti. Ve şimdi, bileğinin bir hareketiyle bir adamın hayatını söndürmüştü. Asfaltı boyayan kan, parlak bir kırmızı nehir gibiydi. Metalik ve korkutucu bir koku burun deliklerini doldurdu. Erdem midesinin bulandığını hissetti, bakışlarını titreyen eline dikti. Elinin titremesi korkudan değil, güçtendi. Bir katil olmak istemiyordu, bir canavar olmak istemiyordu. Ama başka seçeneği var mıydı?
Sarmaşık gibi ağların tuzağına sarılmış bir hayat!
Hayatını gölgelerde yaşayan; gölgeler ve siber dünyayı lanet olan ve lanetinden kurtulmadan, kurtulmak istemeden sonuna kadar gitmek için her şeyini ortaya koyan bir adam; Ömer Karanlı!
Özgürlüğe hasret bir dünya!
O dünya için hayatını hiçe sayan aktivist genç bir kız; Devrim Kılıçarslan. Adı gibi dünyası için devrim yapmaya çalışan, gençliğinin de güvencesiyle her yere adını kazıyan bir kadın!
--
+18 ve küfür içermektedir!
TÖRE KİTABI DEĞİLDİR!