Adım Zümrüt Efsar. Bir isim, belki bir iz, belki bir hikaye. Beni kimse tanımaz, çünkü benim geçmişim yok. Ne bir kök, ne bir bağ... Ama soyadım var. Efsar. Belki de işte bu yüzden... Kendi efsanemi yazmaya başladım. Çünkü geriye dönüp bakacak kimse yoktu. Efsar, bir zamanlar kaybolmuş bir şeyin adı. O kaybolan şeyi ben bulmalıyım, ama hep kaçtım. Neden? Çünkü geçmiş, bu topraklarda bulabileceğim tek şeydi ve ben tek bir şeyden korkuyorum: Gerçeklerden. Gerçeklerin, seni hiçbir zaman rahat bırakmadığını, onları unutmanın imkansız olduğunu biliyorum. Bu soyadını taşıyorum çünkü geçmişi silmeye çalışan, ama bir yandan da onu arayan biri gibiyim. Benim hikayem, henüz tamamlanmadı. Efsar, bana çok uzak ve çok yakın. Hem beni tanımlayan, hem de beni tanımadığım bir şey. Kaybolmuş bir efsane gibi, belki bir gün kendi kendine bulurum... ama şimdilik, sadece adımda kalır."
Sürekli aynı kâbuslarla uykuları bölünen Rena, yine bir gece aynı kâbusun etkisinden korkuyla uyanır. Rüyanın üzerinde bıraktığı etkiden kurtulmak için banyoya; yüzünü yıkamaya gittiğinde aynada yansımasının kaybolduğunu görür.
Banyo aynasında kendi yansımasını göremeyen Rena hala uyuduğunu ve kâbusun içinde olduğunu düşünerek kendi odasına kaçar. Odasındaki boy aynasına baktığında ise hayatının şokunu yaşar çünkü aynanın içinde kâbuslarında kaçtığı adamı görür.
Aynanın içine hapsolan ve Kâbus Gözcüsü olduğunu öğrendiği Aryen'in kendisine sorduğu bilmeceye cevap verirken Kabus Lordu'nu insan diyarına getirdiğinden habersizdir.
Aynı gece yansıması çalınan Rena, Kabus Lordu Aryen'le bir anlaşma yapmak zorunda kalınca geri dönülmesi imkansız bir yola ilk adımını atmış olur.