Elindeki kripteksi açabilmek için bir kasabaya gönderilen istihbarat ajanı , onu açabilecek tek kişinin Yüzbaşı olduğunu öğrendiğinde,zamanın karanlık dehlizlerinee gömülmüş sırların geri sayımı başlar.
Geçmişten gelen büyük oyunlar, zamanın kördüğüm kıldığı hakikatler...
Gül, kripteksin sırrını çözmek için Yüzbaşı'ya ulaşmak zorundadır. Ancak bu yolculuk, sandığından çok daha tehlikeli, çok daha derindir. Çünkü bazı sırlar, gün ışığına çıktığında yalnızca geçmişi değil, bugünü de kanla mühürler.
"Bilmezsen ölürsün, bilmezsen ölürler." dedi.
Ve ben bilmedim, öldüm.
Bilmedim, öldüler...
***
Onlar sadece canlarını değil tüm hayatlarını ortaya koyanlardı aldıkları nefes yedikleri lokma ayak bastıkları toprak bile meslekleri içindi, ölüm ve yaşam arasında yürürken ölümle barışmış yaşamla küsmüştü çünkü yaşam ona zorla sunulmuştu...
Attığı her adımda cesareti, disiplini, korkusuzluğu ve kahramanlığı konuşulan adamın etrafına ördüğü duvarlar yalnızca düşman için değil aynı zamanda kendi içindeki kimsesiz büyüyen çocuğa,zaaflarına karşı şekillenmiş büyük bir kalkan.En derinlerinde bir çocuğun kaybolmuş ruhu hiç tatmadığı sevgi ve korkuları vardı. Gözlerini bazen ölümün soğukluğu bazende vatana olan bitmeyen borcunun kutsallığını taşırken şimdi o gözlere yıllar sonra bu gün korku tohumu ekilmişti aslında bu en derinlerine gömdüğü çocuğun fısıltılarıydı .
Biliyordu onu bulduğunda kimsenin el uzatmadığı çocuğa o kadının tekrar dokunacağını ...