"Burası bana evim gibi hissettiriyor, neresi bura?" Mavi gözleri derinlemesine bana baktı "Ölüpte mezarı olmayanların yeri,Misel." derken sesi yumuşacıktı. O an her şey yerine oturmuştu "Ben öldüm mü?" gözlerim yere deydi. "Ve bir mezarım yok mu?" Mavi irilesleri kısıldı. "Neden gülüyorsun? Ölmüşüm ama mezarım dahi yok..." "Hayır," daha fazla gülümsedi elleri ellerimi tuttu. Elleri sıcacıktı... Küçükken sobanın başında elimi ısıttığımdan bile daha sıcaktı elleri. Oysa ölen birinin bedeni kutupların soğukluğu kadar soğuk olmaz mıydı? "Misel, güzel Misel'im. Mezarda yatan şeyler çürümeye mahkûm kalan bedenlerdir. Bir mezarın var korkma..." dudaklarıyla parmaklarımı bir bir öptü. "Ama sıcak kalplerin mezarı olmaz, olamaz."