Karanlık, şehrin sokaklarını sararken, Alaric ve Lara adımlarını hızlandırdılar. Derin bir sessizlik vardı, sadece geceye özgü rüzgarın uğuldaması ve uzaklardan gelen ince bir patlama sesi duyuluyordu. Kafalarında yankı yapan bu patlama, bir şeylerin ters gittiğini, karmaşanın bir adım daha yaklaştığını haber veriyordu. Alaric, sık sık gözlerini etrafına dikip ilerlemeye devam etti, her an bir şeyin onları beklediğini hissediyordu. Lara ise, Alaric'in arkasında, karanlıkta kaybolmuş bir gölge gibi ilerliyordu. Ama ne kadar hızlı gitmeye çalışsalar da, bir şey eksikti. Bir tehdit, bir korku her adımda onlara daha da yaklaşmaya başlamıştı.
Birden, önlerinden bir figür belirdi. Yavaşça, neredeyse varlıklarından soyutlanmış bir şekilde ilerliyordu. O kadar gizemliydi ki, yüzünü tanımlamak imkansızdı. Alaric, adımlarını durdurdu ve gözlerini dikkatle figüre odakladı. Kara elbiseler içinde, elinde ağır bir tüfek tutan adam, onların ilerlemesini engellemek için tam karşılardı. Gözleri, adeta karanlığın içinde kaybolmuştu, ancak bir şey vardı-bir tehdit, bir ölüm duygusu vardı o gözlerde. O an, Lara'nın kalbi hızla çarpmaya başladı.
"Kim o?" diye fısıldadı Lara, adeta korkudan titreyerek. Ama Alaric, soğukkanlılığını koruyarak yalnızca kaşlarını çattı.
"Onu tanımıyorum," dedi, sesindeki belirsizlik dikkatle saklanıyordu. "Ama buradaysa, bu iyiye alamet değil."
Figür, hiç sesini çıkarmadan onlara yaklaşmaya devam etti. Silahını doğrulttu, ancak Alaric'in içinde bir anlık bir güven belirdi. Bu kişi, sadece bir tehdit değil, çok daha fazlasıydı. Alaric, boğazındaki kasları sıkarak, bir sonraki hamlesine karar verdi. "Ne istiyorsan, bunu konuşarak çözmeyeceğiz gibi görünüyor."
Adam, soğuk bir kahkaha attı. "Bunlar sadece uyarı," dedi. "Buradan sağ çıkmayı beklemeyin. Iskander sizi istiyor, ama ben size bir şans vereceğim.
ailesi tarafından sürekli şiddet gören Kaan ailesinin aslında öz ailesi olmadığını öğrenir.
Acaba gerçek ailesi onu kabul edecek miydi?
Veya o gerçek ailesini kabul ede bilecek miydi?
#1 ablam
#2 kardeşim