Karanlık uçsuz,bucaksız iğnelerle kalbimizi delik deşik ediyor.Kalp tutuklu bir acıya sarılır yarayı sızlatırken gözyaşları kendiliğinde inciler gibi dökülür.Toprakta filizlenen çiçeklerin kokusu tüm vücudumuza ahenk katar,yağmurlar melodi gibi gelir, dumanların sisleri gözlerimizden içeri sızar ve gözbuğmlarımız kapanır. Duygularımız kapanır vücudumuz uyuşur ve titrek bir nefes çıktığında hiç bir zaman normale dönmez geçen zaman dakikaların ardından koşarken bazı anları geride bırakır. Unutulacak,hafızamız silinecek ama kalp bir duygudan koptuğunu hissedemez. Her başlangıç bazen iyi sonla bitmezdi,bir başlangıç bazen yarıda biterdi ve bazende bir başlangıç hiç bir zaman başlamazdı. Dünyanın iki farklı katları vardır karanlığa doğanlar ve Işığın içine doğanlar, ışıklar kapandığında içinde saydığın tüm rakamlar sıfırlanır,karanlığa doğanlar ışığa her zaman ulaşırlar, istediğinde kaybolurlar ve istediğindede bir mumu yakar dünyayı uzaktan izlerler.Işığın içine doğanlar hiç bir zaman ışığı görmeyenlerdi,ya da görünce kaçanlar gözlerindeki sevgiyi acıya tercih edenlerdi.Gece vücudumuzu terk eden ruhtu sevgiye aç gezer her gece ve her sabah dönüp dolaşıp geldiği yer hep aynı bedendir.Ruhumuz geceyi severken gecede kaybolanları unutuyordu,karanlık,korku,ya da kaçtığın anlar hafızanı silmene yardım etmez hafıza hep kaçtığında seni boğar ve unutulan her an cehennemdir....boş bir sayfada cehennemim için bir başlangıç yaratmaya çalıştım ve kalemin ucu boş sayfaya nokta bıraktı,sonra da yavaşça ardından mürekkebe boyanan siyah kalem ilk kelimeleri yazdı ama bir tek kelimede gitmedi... Kalp attığına bakar ama gördüğü sevgiye acır. Mürekkep yazmaya başladığı her harfi karalardı,üzerine çöken yükü taşıyamaz harfler parçalnırlar,çöken umutlar gibi acının üzerine bırakılır.All Rights Reserved
1 part