GÖĞSÜMÜZDEKİ KÜL
"Yangınlar yanar, söner ve geriye sadece küller kalır. Küller, rüzgârda uçup giderse şanslınız demektir çünkü bazı küller tüm bedeninizi sarar, kurtulamazsınız. O küller cümlenin ya noktası olur ya da noktadan sonra devam edeceğiniz cümlenin kelimelerini yaratır, yeni cümleler olur.
Ve aynı yerden yanmış iki insanı küller bir araya getirir."
Miyesa Tola'nın geçmişi hakkında bildiği tek şey bir fotoğraftı. Onun tek bildiği, babasının eskiden Versan şehrinde bir boksör olduğuydu. Geçmişinin peşinden giderek Versan'a taşınmıştı. Tüm hayatını geride bırakan Tola'nın bulması gereken yaşlı bir adam vardı ve bu yaşlı adam Versan'ın tüm karanlığının sessiz şahidiydi. Yaşlı adam, adını arayan genç kızı ve adından kurtulmak isteyen genç bir boksörü aynı yolda yürüyen iki yabancıya çevirmişti. Tek bir hedef vardı; Versan şehrinin kralı, Leonardo Pankratov.
Ama tek sorun; bu iki yabancı bir o kadar da tanıdıktı. Küller her daim birbirini tanırdı.
Kor aleve sığınan bir denizkızının ve tek bir bedene sığdırılmış birden fazla ruhun hikâyesi.
-Bena Asrım🕯