Güvenmek duygusal mıdır?
Mantıksal mı?
Güvenmek ne demek ki? Güvenmek, birine ya da bir şeye karşı derin bir inanç beslemek, güvenlik ve doğruluk beklemektir. İnsanın en değerli duygularından biri olan güven, bir bağ kurmanın temelidir. Sen hiç tanımadığın birine güvenir misin? Güven, zamanla inşa edilen bir şeydir. İlk başta belki tereddüt edersin, ama birisi sana söz verdiğinde ve onu tutmaya başladığında, o güven bir çiçek gibi açar. Tanımadığın birine güvenmek, cesaret ister; çünkü her güven ilişkisi risk barındırır. Ancak güvenmek, bazen en doğru yolu bulmanın, bazen de insanın kalbinde huzur bulmasının anahtarı olabilir.
Peki, bir insanın nefret ettiği kişilere güvenmesi gerektiği bir durum olursa? Bu, gerçekten zor bir soru ve çok katmanlı bir durumdur. Nefret ettiğin birine güvenmek, duygusal olarak karmaşık ve zorlu bir süreçtir. Çünkü nefret, insanın içinde derin bir kırgınlık ve hayal kırıklığı yaratır. Ama hayat, her zaman siyah ve beyazdan ibaret değildir. Bu durumda, güvenmek demek, duygusal bağ kurmak değil, yalnızca belirli bir konuda işbirliği yapmak anlamına gelebilir. Güven, her zaman tam anlamıyla kalpten gelmek zorunda değildir; bazen sadece mantıklı ve pragmatik bir çözüm olarak kabul edilebilir.
Ama kim bilir, belki bu tereddütlü güven, bir gün gerçek bir bağa dönüşüverir!!
Fantastik türünde diyardaki krallıkların klasik yer kavgasıyla veliathların bir akademide toplanıp orada huzura ermeleri için yeni bir hayat kurmaları. Fakat veliathlar evlerini geri dönmek istiyor... Fakat asıl amaç onların bulunduğu okulun yok edilmesi .Bizim kadromuz ise 8 krallıktan oluşuyor. Doğu ve Batı birbirine düşman, kuzey ve güney de savaşa yardım eden tarafları belli olmayan krallıklar. Bakalım bu sekiz öğrenci, Diyarı kurtarmak için nefretlerini bir kenara atıp beraber olabilecekler mi?
İnsanlar üçe ayrılır; Yaşayanlar, Yaşamayanlar. Yaşayamayanlar...
Yaşayanlar: hâlâ dünyadaki hayatına devam edenler.
Yaşamayanlar: öldükten sonra ikinci bir şansı hak edip bu büyülü evrene gelenler.
Yaşayamayanlar: öldükten sonra ikinci şansı hak eden ancak büyü gücü ve dövmesi oluşmayanlar.
🖤
Başlangıç ve bitiş. Bebek arabasıyla gezdiğim yolları, şimdi tekerlekli sandalyeyle geri dönüyorum.
🖤
En büyük gayesi babasının öğrettiği gibi
adaletli bir avukat olmak isteyen Yargı Yargıcı kendini ölümcül bir hastalığın pençesinde bulur.
Öldükten sonra gözlerini başka bir evrende açan Yargı, hastalıklar içinde yüzerken, çektiği acılar bir anda kesildiği için yeteri kadar tepki veremez. Ta ki karşısında ömür boyu kendisini bekleyen ruh eşini görene kadar.
Yaşamayanlar evreni tüm hızında akmaya devam ederken, Yargı olaylara adapte olmaya çalışacak. Öğrendiği en önemli bilgi ise burada insanların tıpkı bir satranç tahtası gibi altıya bölündükleri olacak. Yargı grubunu bulmak için bedeninde belirecek olan dövmeyi beklemek zorunda. Piyon da olabilir, şah da. Ya da hiçbir grubun dövmesi oluşmaz ve kendini bir anda Yaşayamayanlar'ın arasında bulur. Hiçbir büyü gücüne sahip olmayan ve dışlanmışların arasında...