ASKER BEY - TEXTING
  • Reads 1,144
  • Votes 110
  • Parts 16
  • Reads 1,144
  • Votes 110
  • Parts 16
Ongoing, First published Dec 03, 2024
1 new part
Asker ve hemşire kurgusudur.




Sadece uzun bir nöbetin ardından eğlenmek için dışarı çıkmak isteyen Dara ve abisinin izni olmadan dışarı çıkamayan Duru?

Peki Dara, Duru'nun biricik abisine (üsteğmen) izin almak için yazmış mıdır?

Üstelik üsteğmenin(in)kim olduğunu bilmeden...



****



Ben : Asker beycim öncelikle iyi günler efenim. Bir konuya açıklık getirmem lazım da. Hani sabahtan beri hiç tanımadığım bir askeri kendi kardeşine övüyorum. Nolur beni yanıltmayın.


Ben: az önce Duru tarafından çirkin, anlayışsız ve empatiden gram anlamayan bir abi olarak bellendiniz. Sizi anlıyorum kendisi biraz kafadan kontaktır. Ama ben ne yaptım hiç tanımadığım sizi övdüm de övdüm. Bu bir ödülle karşılanmalı. Sizce de öyle değil mi ;)??


Asker bey: Böyle boş şeyler için vaktim yok küçük. Bir, ben Asker değil üsteğmenim. Iki, nasıl biri olduğum seni hiç ilgilendirmez. Üçe gelirsek de Duruya selamımı ilet. Akşam onunla görüşeceğiz. ;)!!











Yayınlanma tarihi: 03.12.2024


Bu kurguda geçen kişi, kurum ve olaylar tamamen hayal ürünüdür.


🌸🌸
All Rights Reserved
Sign up to add ASKER BEY - TEXTING to your library and receive updates
or
#284texting
Content Guidelines
You may also like
You may also like
Slide 1 of 10
Huzur Kokulu | Texting cover
Beyefendi /yarı texting/  ~FİNAL~ cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
Mafyanın esiri cover
Mafyam +18 cover
GİZEMLİ KASABA cover
Savcı ve Mafyası cover
Yüzbaşı  cover
Hocam-Kocam  cover
Sevsene Beni/Texting cover

Huzur Kokulu | Texting

79 parts Complete

(Tamamlandı.) Yiğit: Hiç bilinmeyen numaralarla uğraşacak halde değilim. Yiğit: O yüzden direkt soruyorum. Yiğit: Sen kimsin? Bilinmeyen Numara: Bak, Bilinmeyen Numara:Bu üzdü, Yiğit. Bilinmeyen Numara: Bir zamanlar telefonunda Bilinmeyen Numara: "Huzur Kokulu'm" diye kayıtlı olan kızın Bilinmeyen Numara: Şu an numarasının bile kayıtlı olmaması... Bilinmeyen Numara: Gerçekten üzdü. Yiğit: Çağıl?