Gözlerim yanıyordu, kalbim tekliyor, midem bulanıyordu. Gözümü bir an bile kırpamıyordum sanki uzuvlarımın kontrolü artık bende değildi. Ensemden inen o minik damlayı hissetmiştim.
O, buradaydı.
Kanlı canlı karşımdaydı. Yüzü oldukça sertti bakışları daha da keskindi. Gözleri, eskiden tanıdığı gözlerimi hemen bulmuştu. Keskin sert maskesinin ardındaki şaşkınlığı sadece ben görebiliyordum. Sol elini sıktığını, daha hızlı nefes aldığını, çenesini ölümüne sıktığını ve belli etmemeye çalıştığını sadece ben anlayabiliyordum.
O da benim kalbimin nasıl attığını, nasıl nefessiz kaldığımı, nasıl yönümü kaybettiğimi biliyordu. Olduğu yerde bir anlığına çivili kalsa da hemen kendini toparlamasını sadece ben anlayabiliyordum. O buradaydı. Eskisinden daha güçlüydü, daha yapılı, daha gaddar duruyordu. Kahve gözlerinde merhamet kırıntılarını bile barındırmıyordu, hislerini saklamayı öğrenmişti. "Cihan" dedim kendimin bile zor duyduğu cılız bir fısıltıyla. Dudaklarımdan dökülen kelimeler bana ait değildi, ben onun adını unutmuştum, unutmuş olmalıydım. 4 yıldır kaçtığım kişiyle aynı masada mı olacaktım?
Geçmişin hayaletiyle sonunda aynı odada aynı masadaydık ve o günden sonra benim kabusum olacağını bilmiyordum.
Asel, abisinin arkadaşına aşık olur. Bir zaman sonra o çocuğun evleneceğini duyar ve kendisini aşarak başka bir numaradan ona mesaj atar.
Yonca, Asel'in en yakın arkadaşı. O ise en yakın arkadaşının abisine aşık olur. kendisini rüyada sanan Yonca oldukça sert ve akıllıdır ama aklı ona gelince durmya meyillidir.
iki genç kızın sonu ne olacak sizce?