"Peki, ya... ya adam Çakır'a aşık olmazsa? O zaman ne olacak? Beni öldürecek misiniz?" Gözleri korkuyla büyümüş, sesi ise bastırılmış bir panik taşıyordu.
Adam, yüzündeki gülümsemeyi silmeden ve kendinden emin bir şekilde cevap verdi: "Merak etme, arkadaşının hiçbir şey yapmasına gerek kalmayacak. O mutlaka aşık olacak." Çünkü biliyordu, Çakır denen çocuk, düşmanının aşık olabileceği her şeye sahipti. Hem kişiliği hem de o saf güzelliği...
Bir an durdu, düşünceleri derinleşti. Garip bir şekilde, düşmanını bu kadar iyi tanıyor olması ironik bir gerçekti. Artık onun zaaflarını çözmüş ve tüm zayıf noktalarını ezbere biliyordu. Şimdi bu bilgiyi, onu dizlerinin üzerine çökertmek için kullanacaktı.
"Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?
"Yıllardır düşmanımı tanıyorum," diye mırıldandı, neredeyse duyulmayacak bir tonda. "Onu zaafların boğup, sonunda öldürebilecek kadar iyi tanıyorum."
"Peki, kim bu kişi?"Adam, soruyu duyunca keyifle sırıttı. "Polat Lekesiz." Adam, Mert'in yüzündeki tereddüdü fark etmişti ama üzerinde fazla durmadı.
Bu hikaye iki erkeğin birbirine olan aşkını anlatıyor!
Lütfen, bunu göz ardı ederek okumaya başlayın.
"Tatlı dile, güler yüze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Sesli kahkahalar eşliğinde Neşet Babaya eşlik ediyordum, rakı bardağını kafama diktim ardından gözlerim karşı masaya kaydı. Dirseklerimi masaya yasladım, elimdeki rakı bardağını masaya indirdim usulca.
Geldiğimden beri bakışları bakışlarımdan ayrılmayan adama gülümsedim nazlı nazlı. Daha sakin ve yumuşak ve sessiz çıkmaya başladı sesim,
"Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Kollarını göğsünde bağlamış, bal gözlerin sahibi bana cürretkar bakışlarla bakmaya devam etti, bir ara dudağının köşesi kıvrılır gibi oldu yanımda oturan insanlar umurunda değildi o kendinden emindi. Geceyi onun kollarında bitireceğimden emindi.
***
Hikaye tamamen kurgudur. Gerçek olay ve kişilerle alakası yoktur.