Küçük yaşında arabayla girdiği mahallede bir çocuğun ölümüne sebep olan bir kız ve yıllardır intikam almak için kızın cezaevinden çıkmasını bekleyen bir adamın hikayesi... *** Yorgun adımlarla Ankara'nın ışıklı caddelerine girdiğimde gözlerimi kısarak bakmak zorunda kaldım. Gözlerim karanlığa alıştığı için ışıklara bakmak gözlerimi ağrıtıyordu. Yanımdan geçen birkaç insan omzuma çarptığında kendime gelerek kalmak için pansiyon aramaya başladım. Yoksa bu soğukta üstümde bir hırkayla yaşamam pek kolay olmazdı. Gerçi yaşamak istemiyordum ancak ölmek benim için kurtuluş olurdu. Diğer tarafta babamın ve öldürdüğüm o çocuğun yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. Bir gün gideceğimi biliyordum ama o güne kadar burda kalıp cezamı çekmem gerekiyordu. Girdiğim fazla işlek olmayan ara sokaklarda nereye gideceğimi bilmiyordum. Nerdeyse heryeri unutmuştum. İlerlediğim ara sokakta arada bana kayan bakışları hissetsem de kendi kuruntum olduğuna kendimi inandırmak istiyordum. Hızlı adımlarla ordan uzaklaşmak istediğimde çıkmaz bir sokağa girdiğimi fark etmedim. İçime dolan huzursuzlukla geri dönmek istediğimde ellerinde içki şişeleri ile karşımda duran adamlarla bir adım geri atmak zorunda kaldım. İçimden ettiğim sayısız dualarla bu dünyada ki cezamın bu olmaması için Allah'a yalvardım. Benim gibi kötü bir insan için bile çok ağır olurdu bu. Yüzündeki sırıtmalarını gizlemeden baştan aşağı beni inceleyerek güldüler. "Görüyor musun?" diyerek zar zor ayakta olan adam başıyla beni gösterdi. Diğerinin de ondan bir farkı yoktu ancak o diğerine göre daha ayıktı. "Neyi?" diyerek anlamazca bir bana bir yanında ki adama baktı. "Huriyi" diyerek içki şişesi tuttuğu eliyle beni gösterdi." Cennetten düşmüş" "Hee" diyerek büyük bir aydınlanma yaşayan adam baştan aşağı tekrar baktı bana." Cennetten düşmüş"All Rights Reserved