Yıldıray, esir düştüğü Yunan topraklarındaki hükümdarın ondan asla kabul edilemez bir isteği üzerine bütün esir Türkler'i kurtaracağını öğrendiğinde cevap değişmişti. _// "Yıllar boyu kuyunuzu kazmak için babanı ve seni gözetledik. Kabul bugüne kadar çok iyi iş çıkardınız lakin... Lakin imdi görünen ortada değil? " diyerek kulakları tırmalayan rahatsız edici bir kahkaha koyverdi. Yıldıray başını dikleştirip ona şimdilik üstten bakan adama baktı. Dört adam zincirle onu anca böyle zapdebilmişti. Şuan zincire vurulmuş bir aslan misali bakışları keskindi, yırtıcıydı. "Sadede gel! " diye tısladı dişlerinin arasından. Başı kazan gibiydi zaten. Yetmezmiş gibi bu it ötüyordu cak cak. Yunan padişahı çenesini kaldırdı. Oğlunun en nefret beslediği kişiler Türklerdi. Bunu bildiğinden. Ve tarihe damga vuracak o sözleri sarfetti. "Benim bir oğlum var. Oğlan demeye bin şahit gerek ya neysa. Şuanda onu odaya kapattım. En az sen kadar yırtıcıdır. O odaya gitmeni ve oğlumu kendi 'kucak oğlanı'n yapmanı istiyorum." nE?! __/ Öyle aman aman bir tarih bilgim o yüzden söyleyeyim şimdiden;) 😌👈All Rights Reserved