Güneş, şehrin dar sokaklarına usulca süzülürken, hayat her günkü telaşıyla akmaya devam ediyordu. Ama bu, aşkın, dramın ve kahkahanın iç içe geçtiği sıradan bir gün değildi. Güneş şehri ısıtırken, dört yabancı aynı hikâyeye farkında olmadan adım attı. Aşk kelimelere, kahkaha fırça darbelerine, dram ise suskunluklara saklandı. Bir yazar yazmak isterken kendi cümlesine düştü, bir ressam çizmek isterken geçmişiyle yüzleşti. Peki, bu hikâyede hangi sahne gerçekten yaşandı, hangisi sadece bir kurgu?
Bir kehanet ve bir kara büyü.
Birinin yaşaması için diğerinin ölmesi gerek.
Kanlı bir savaş ,şiddetli bir tutku .
Sentiro cu diemo.
(Karanlıkta parlayan yıldızlar karanlığa aittir. )