Viraha
  • Reads 92
  • Votes 7
  • Parts 2
  • Reads 92
  • Votes 7
  • Parts 2
Ongoing, First published Dec 10, 2024
Mature
İnsanı ölünce iki yer bekler, biri cennet diğeri ise cehennem, peki ya eğer arafta olursak ne olurdu? Cehennemden daha kötü bir yerdi Araf. Cennet'e gitmek için ıstırap çekilen yedi katlı dağ, Dante böyle bahsediyordu kitabında değil mi? 

Araftaydım, bunu cehennemin enseme vuran sıcaklığından hissedebiliyorum. Kor gibi yanan alevlerini, ateşin vücuduma değen yakıcı hissini hepsini hissediyordum. Günahlarımın bedeli peşimi bırakmıyordu. Nefes almamı engelliyordu, göğsümün ortasında yanan bir ateş sanki gittikçe vücudumu küle dönüştürüyordu. 

Peki ben küllerimden yeniden doğabilecek miydim?

Annem küçükken kız kardeşimle bize anlattığı masalda hep derdi ki "Bir Ceylan ormanın içinde rahatça koşup, dolaşabiliyorsa o ceylan  asla yalnız değildir, onu hep saklandığı yerde gizlice izleyen bir kurt vardır. Öyledir ki ceylan'ın her nefes alışını, kalp atışını, gözlerindeki korkuyu ve endişeyi her an, her saniye iliklerine kadar hisseder. Ve gün sonunda onun yem olup olmadığını işine yaradığı ya da yaramadığı zaman karar verir." Annem başımı göğsüne yaslayıp saçlarımı okşamaya başladı. "Kurdun varlığı ceylan'ın her daim bir nefes kadar yakınındadır."

Bu zamana ne demek istediğini anlamamıştım, hatta hep düşünürdüm annem neden böyle bir masal anlatır diye. Aslında annem beni anlatıyormuş bana, o masaldaki ceylan bendim ve kurdun nefesi de hep bir adım arkamda, ensemdeydi.
All Rights Reserved
Sign up to add Viraha to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
40 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
Ederlezi by profeysinil
44 parts Ongoing
"Sabaha kadar konuşmanın sabaha kadar sevişmekten daha tehlikeli olabileceğini kim tahmin ederdi ki? Her gece çiftliktekiler uyuduktan sonra Elif gizlice odama gelip yatağın diğer ucuna geçiyordu. Işıkları yakmayı hiç teklif etmemiştim, o da durumdan şikayetçi değildi. Binbir gece masallarındaki gibi karanlıkta başlayıp aydınlıkta son bulan gece buluşmalarıydı bunlar, ve nedense gizli kalmasını istemiştik. Oysa ortada gizlemeyi gerektirecek bir şey yoktu, onca gece yanımdaydı fakat elim onun eline bile değmemişti. Biz sadece konuşuyorduk... Sadece konuşuyorduk ve sanırım tüm sorun buydu. Belki konuşmak yerine sevişseydik bu kadar kök salmazdık birbirimize. Ben bile anlatacak bu kadar çok şey biriktirdiğimden habersizdim. Konu konuyu, kapı kapıyı açıyor ve konuştukça söylenecek daha fazla söz açığa çıkıyordu aramızda. Bazen attığımız kahkahalar duyulmasın diye ellerimizi ağzımıza kapatmak zorunda kalıyorduk. Bazense Elif mutfağa inip gizlice yiyecek bir şeyler getiriyordu ikimize. Biri duyar diye ekmeği bile sessizce böldüğüm, çocukluğumdan bile daha çocuk olduğum, hayatımda ilk kez bir kadının yüzünde kaybolduğum gecelerdi. Bir erkeğin neden binbir gece boyunca masal dinlemek isteyebileceğini ilk kez o gecelerde anladım. Ve tarihteki onca adamı eline kalem almaya iten, tüm bunları bana yazdıran şeyi ilk kez o gecelerde buldum. Bazen bir kahkahanın ortasında, bazen birbirine çarpan iki bakışta, bazense saçını kulağının arkasına sıkıştırmasını izlerken ansızın beliriveren o sızıyı... İçimdeki edebiyatı uyandıran bir ağrıydı bu. İnkâr edip kaçsam da, durup kapılsam da gözlerine bakarken hissettiğim gerçek hiç değişmiyordu. Elif bir Balkan ağıdı gibi göğsümde büyüyordu."
You may also like
Slide 1 of 10
MATEM SENFONİSİ  cover
GECENİN İZİ cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
Kara Gül  cover
BEYAZ GECE cover
Tehlikeye Adım Adım  cover
CUATRO cover
Ederlezi cover
KONUK SEVMEZ DENİZ cover
Lahza(Kitap Oldu) cover

MATEM SENFONİSİ

25 parts Ongoing Mature

"Seninle ben sevgilim, iki hayatı takas ediyoruz."