Yaşatmak için yaşayan, kendini hastalarına, ailesinin erkeklerine ve kardeşi olarak gördüğü bir kıza adamış , hem asi hem de cesur bir doktor ; Umay Ömür Dağlı.
Vatanına göz diken adileri öldürmeye and itmiş, kendisini vatanına, askerlerine ve ailesinin kadınlarına adamış , yüreklere korku salmış bir asker ; Barlas Tuna Denizhan.
İki zıt karakter seneler sonra bir araya gelirse neler olur?
Gelin beraber görelim...
♡
ALINTI.
"Yıllar yılları kovaladı, ne uzun yaşamışsın dediler bana. Halbuki bilmezler ki seni ne uzun zaman beklediğimi."
Kurduğum cümleyle kocaman ela gözlerini bana dikip merakla "çok mu bekledin gerçekten" Dedi.
Küçük bir baş hareketi yapıp onun bu sorusunu içtenlikle "Çok" diyerek yanıtladım. Sonraki aktivitem ise onun kızaran yanaklarını izlemekti.
♡
Asker & Doktor kurgusudur.
Watpadda
11 ♡ 𝙔𝙖ş𝙖𝙣𝙢𝙖𝙢ış 𝙔ı𝙡𝙡𝙖𝙧
isimli ilk kitaptır.
Tüm hakları bana aittir, herhangi bir çalıntı durumunda gereği yapılacaktır.
UYARI: Bu kitaptaki her şey tamamen benim hayal ürünümdür, lütfen gerçek hayat ile bağdaştırmayınız.
Uyarı bitmiştir, Keyifli okumalar dilerim 🫶
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....