1910'ların Osmanlı Ege'sinde, dalgaların ahenkle dans ettiği kıyılarda, yıldızlar parlaklıklarıyla birbirine fısıldar. Mila, aristokrat bir ailenin kızıdır, ancak kalbi hep kaybolmuş bir yıldızın ardında gizlenmiştir. Yıldızlar, ona geçmişin ve geleceğin öykülerini anlatır. Araf ise denizlerin ortasında bir kayık gibi sürüklenen, sessiz bir yalnızlıkla büyümüş bir gençtir. Onun kalbi, yalnızca gökyüzünün derinliklerinde kendini bulur.
Bir gece, yıldızlar yeryüzüne daha yakın düşer ve kasaba sahilinde bu iki ruh, birbirlerini keşfeder. Aralarındaki bağ, her ikisinin de dilinden daha eski bir dille, gözlerinde parıldayan ışıklarla kurulur. Ancak zaman, mekân ve hayata dair sınırlamalar, onların yollarını ayırır.
Bir yıldız kayarken ne çok dilek vardır? Ama bazı yıldızlar, kaymadan önce gökyüzüne sonsuz bir veda bırakır. Bu hikâye, yalnızca bir aşkın değil, kaybolan umutların, geçip giden yılların, sessiz vedaların öyküsüdür.
Can sıkıntısı ve biraz da gaza gelmenin etkisiyle abimin arkadaşına yaptığım akımın bir gün başıma bela olacağını tahmin etseydim yine yapardım.
18.01.2022