Eskisi kadar özlemiyorum seni, Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda. Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor. Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum. Biraz kırgın. Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “İyiyimler” yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni. Gel diye beklemiyorum artık, Hatta istemiyorum gelmeni. Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. Arasıra geliyorsun aklıma banane diyorum. Benim derdim yeter bana banane! Alıştım mı yokluğuna? Vaz mı geçiyorum varlığından? Tedirginim aslında, Ya başkasını seversem? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem Tamam, sevmek zorunda değilsin biliyorum ama daha fazla yakma canımı. Kaldıramam hepsini. Beni sevmemen, istememen yeterince üzerken daha fazlasını yaşatma lütfen. Saygılı ol biraz, ben seni uzaktanda sevebilirim böyle; hiçbir şey beklemeden, asla olmayacağını bilerek, biz diye bişeyin olmadığını anlayarak. Gerekirse başkasıyla olmana bile dayanırım. Unuttum derim her sorana. Artık ismini bile duymak istemiyorum derim, sanki doğruymuş gibi. Seni beynimden atmak için elimden geleni yaparım yani. Şifremi değiştiririm. Duvar kağıdımdaki, bilgisayarımdaki resimlerini silerim. Seni hatırlatan şarkıları dinlemem ama unutmamı bekleme. Kolay mı sanıyorsun? Ben istemedim mi sanki? Birden hayatıma girip kendini bağladıktan sonra hızla çıkan birini unutmak öyle kolay değil. Canımı ne kadar yaktığını, farkında olmadan yaşattıklarını tahmin bile edemezsin. Ama seni çok seviyorum; canımı en çok yakan, beni sevmeyen, her gün onun için ağladığımı bilmeyen, kolayca bitti diyebilen, arkasında yarım bıraktığı insanı görmeyen, hatta bunları bile okumayacak insan.