(Hikaye +18 ögeler içerir!) Beyaz, kırmızı ve pembe güllerle dolu bir ev bahçesi,
vakur, geleceğinden habersiz ve gizemli bir hastalığın ipine bağlanmış bir kadın.
Aşık ve bir o kadar kendinden geçmiş bir adam,
onun talihsiz hislerinden doğan bir günah.
İki beden bir araya gelir, iki ruh birbirlerini sakatlar.
Kadın hatalar yapar, bedellerini ailesine ödetir.
Sırlarını kağıtlara yazar, desteleri bir kutuya saklar.
Sonuçlarını kızı ve torunu yaşar, belki de en ağır bedelleri onlar öder.
Kader, masumane görünüşüyle aldatan küçük, beyaz bir yılan gibidir; hasta bir ananenin hayat yolunu torunu üzerine çevirebilir.
Sırma Akçalı'nın hayatı da işte böyledir.
Onun kaderinde ananesinin yaşadıklarının benzerlerini, belki daha fazlasını, ama kesinlikle daha ürkütücüsünü yaşamak vardır.
Bu trajik ve ürkütücü hayatta hastalıklar ve belirsizlikler, dostluklar ve kederler, aşklar ve çöküşler peş peşedir.
Ananesinin hatalarıyla hayatı başlayan küçük bir kızın yolunda büyüdükçe kazanacağı ve kaybedeceği mutlulukları, acıları ve nicelerini ruhuna işlemek vardır.
Asenanın hayatı:
asena henüz 10 yaşındayken babası annesini acımasızca döve döve öldürüp dereye atmasıyla başlamıştır ve 13 yaşına kadar acımasızca şiddet görmüştür ve annesinin cansız bedeni bulununca babası ceza evine alınmış kendisi de yetim haneye bırakılmıştır babasını almaya gelen asker lere hayran kalmış ve hayallerinin peşinden koşup başarılı bir yüz başı olmuştur