Ciwan ağa Urfa'ya geleli tam bir hafta oldu. Babasının zoruyla gelmesi onu sinirlendirsede, babasına olan saygısı ve sevgisi Urfa da çok net bilinirdi, babasına karşı gelecek bir adam değildi.
" Neden Urfa'ya dönmemi istedin?" diye, sordu. Ciwan Ağa'nın sorduğu soru aram ağayı şaşırtmadı. bu soruyu geldiği gün sormasını beklerken aradan geçen, bir hafta'nın ardından sormuştu.
"senin evlenmeni istiyoruz oğlum." dedi aram ağa, oğlunun yaşı geldi geçiyor. gittiği, ziyaret ettiği her yerde oğlu hakkında olumsuz söylemlere maruz kalıyordu.
Bu Ciwan Ağa'nın umurunda olmasada babası Aram Ağa'nın umurundaydı. Büyük oğlu behram'ı evlendireli yıllar oldu. Artık oğlu ciwan'ın da evlenip çoluk çocuğa karışmasını istiyordu.
Ama oğlu Ciwan ağa, babasıyla aynı fikirde değildi. Yıllarca ailesinin evlilik baskısı yüzünden İstanbul'da yaşamaya başlamıştı. Ama bu yezda'yla yolları kesişmeden önceydi...
***
Zelal, öylece salonun ortasında durmuş oğlunun, kolunu tuttuğu kıza bakıyordu daha doğrusu bir çocuğa," bu kim oğlum?" Dedi, meraklı bakışları oğlu ve kolunu tuttuğu çocukta kalmıştı.
" Tanıştırayım, gelinin yezda." Dedi, Ciwan ağa, daha on altısında olan kıza bakarak," benden gelin istedin getirdim. Muradına erdin mi?" Bunu dile getirirken annesinekarşı oldukça sakindi.
Ama kimse Ciwan Ağa'nın içinde kopan fırtınalardan haberi yoktu. Bunu yaptığı için kendinden yeterince nefret etmişti. Yanında getirdiği karısı olsada, o lise çağında ergen bir çocuktu. Koynuna almayı bir tarafa bırak, ona hangi sıfatla sesleneceğini dâhi bilmiyordu.
Bir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu?
#Irmak
Düzenin birazcık değiştirilmeye yeltenildiğini sezince harekete geçerim.
#KaranAlakurt
Kitap şarkısı: Mert Fırat - Aç kapıyı gir içeri