Yeni atanan bir öğretmen olan Süveyda'nın tek hayali, minik Umay'ın hayatına bir parça da olsa mutluluk bırakmaktı. Babası, o daha 6 yaşındayken şehit olan Umay'ı evlat edinmek istiyordu. Amacı Umay'ı mutlu etmek, gülümsetmek, özel hissettirmek ve yalnız kalbine sevgi ile mutluluk bırakmaktı...
Süveyda, Umay'ın doğum günü için ona minik bir sürpriz yapmak, doğum gününü onun için unutulmaz bir hale getirmek istedi. O gün, Umay'ı alarak kendi evine getirmişti. Renkli balonlar, yeni ailesi olacak insanlar ve masanın üstünde duran kocaman bir pasta vardı.
Tam mumları üfleme vakti gelmişti ki Umay mumları üfleyecekken, kapının sert bir şekilde çalınması ile Süveyda gergin bir şekilde ayağa kalkarak kapıyı açmıştı. Ta ki kapının önünde duran, geniş omuzlu, sert bakışlı, üniformalı birini görünce daha çok gerilmişti. Süveyda, "Buyurun, kime bakmıştınız?" dedi.
Adam, "Kızıma," demişti. "Pardon, siz kimsiniz? Kızınız kim?" dedi şaşkın bir şekilde Süveyda."Umay. Kızım, hanımefendi. Umay'ın babasıyım ben," demesiyle Süveyda sadece, "Ne?" diyebilmişti. Yetimhane raporlarında, Süveyda'nın babasının şehit olduğu yazıyordu.
Peki, şimdi yetimhane raporlarına mı güvenecekti yoksa kapının önündeki bu adama mı güvenecekti