İstanbul'un en büyük mafyalarından birinin kızı olan Kainat Kızılkaya ve önce Kızılkaya ailesinin mal varlıklarını, ardından biricik kızlarının kalbini çalan Yaman Haris Batıkan sürekli karşı karşıya kalırlarken aralarındaki çekime karşı koymaya çalışmaları gerekiyordur.
Ve henüz yolun başındayken karşı koymaktan vazgeçerler.
İkisi de birbirine güvenmemesi gerektiğini biliyor, ancak bu oyunda en büyük hata duygulara kapılmak. Gerçekler ortaya çıktığında, kim kazanacak? Kainat, gerçekten göründüğü kadar bencil ve umursamaz mı, yoksa sakladığı bir planı mı var?
İhanet ve arzunun iç içe geçtiği bu hikâyede, hiçbir şey göründüğü gibi değil. Ve en büyük hançer, daima en yakındaki düşmandan gelir.
Siz hiç bir milyon olan kibrit kutusundaki kibritlerle birlikte yandınız mı? Söneceğinizi ve küle dönüşeceğinizi bile bile yandınız mı? Ben yandım.. kaç kere yaktılar beni o kibritlerin arasında farketmediler yandığımı. Küle döndüğümü farketmediler.. Söndüğümü gördükleri halde tekrar yakmadılar beni..
Kader ismi gibi ne bir alın yazısıydı ne de yazgıydı. Küçükken her kişiden tecavüz görüp babasından sevgi görmeyen fakat babasından şiddet gören bir kızdı. Öldürülmeye çalışılan bir kızdı. Her gece birilerine yenilen bir kızdı. Kabuslarından dolayı uyuyamayan küçük Kader'di.
Ta ki Aras Kolejindeki yeni matematik öğretmeni gelene kadar. Ve Kader'in geçmişini öğrenmek isteyene kadar. Birilerin hayatına dokunmak isteyen bir öğretmendi Kadir Ahlas.. Matematiği iyi bilen X ve Y'yi iyi bilen bir öğretmendi.
Herkes Kadir hocaya âşık olurken Kader onun sadece bir öğretmen olduğunu bilir. Kader ve Kadir arasındaki bu çekim nerelere sürükleyecekti? Kadir, Kader'in bu acı dolu hayatına dokunabilecek miydi? Peki ya Kader? Kader, kendi yazılmış olan kaderine âşık olabilecek miydi?
"Bir milyonun olduğu bir kibrit kutusunda bütün kibritlerle birlikte yanıyorduk. Sönebilir miydik bilmiyorduk?"
---