Hala koşuyordu....Kardeşinin ondan istediklerini yapamadığı için çıkan tartışmaya bi son vermek adına son çare olarak bi şey demeden ordan uzaklaşmak istemişti. Bunu yaparken ne kadar uzaklaştığını ya da ne kadar zaman geçtiğini farketmemişti bile. Sadece kaçmaya çalışıyordu. Her şeyden kaçmak istiyordu... Neredeyse gün doğucaktı ama o sanki bunu önemsemiyomuş gibi açık alanda koşmaya devam ediyordu. En sonunda açık alandan çıkarak ormana girse de fazla derine girmeden bi ağaç bulup sırtını yaslayarak oturdu. Dizlerini kendisine doğru çekerek sarıldı ve ne zamandır tuttuğunu bilmediği göz yaşlarını serbest bıraktı... Hıçkıra hıçkıra ağlarken aniden boynunda hissettiği kılıçla sanki bi an zaman durmuş gibi hissetti. Kendi kendine birinin geldiğini nasıl duyamadığını sorgularken korkuyla yavaş yavaş kafasını kaldırdı. Ama buna anında pişman oldu. Karşısında duran kişinin boynundaki kılıçtan daha keskin, daha soğuk, ve daha çok ölümü andıran gözlerini görünce tüm uzuvlarının titrediğini hissetti. Ciddi anlamda tir tir titremeye başladı. Ne yapıcağını bilmiyordu. Sadece korku dolu gözlerle titreyerek olduğu yere mıhlanmış gibi duruyordu. Nefes dahi alamazken aniden dört bi yanından gelen bir sürü kılıç sesiyle iyice nefesinin kesildiğini hissediyordu. Korkuyla bu kez etrafına baktığında aynı karşısındaki adam gibi elinde kılıç olan insanları gördü. Hepsi çok korkutucu geldi gözüne. Ölüceğini düşünerek daha fazla titremeye başladı. Kardeşini istiyordu..Gelip onu kurtarsın istiyordu.. Düşüncelerini bölen şey sağ kolunda hissettiği keskin acı oldu. Dönüp baktığında mor saçlı bi kızın koluna iğne benzeri bi şey batırdığını görmüş ve daha da panik olmuştu. Tam kolunu çekmek için bi atakta bulunucağı sırada kararan gözleriyle ne olduğunu anlamadan kendini karanlığın içinde buldu....All Rights Reserved