Kızılçam Mahallesi... Adı gibi yemyeşil çam ağaçlarıyla dolu, sıcak ve samimi bir yer. Burada büyüdüm, burada kendimi buldum. İnsan Kızılçam'da her sokağa bir anısını bırakır. Bahar geldiğinde çam kokusu evlerin içine kadar dolarken, mahalle çocuklarının neşesi her köşeye yayılır. Ama benim için Kızılçam, sadece bir mahalle değil. Benim hikayemin başladığı yerdi.
Karan, abimin en yakın arkadaşı, aynı zamanda bizim ailemizin bir parçası gibiydi. Çocukken onu hep "Koca Karan" diye çağırırdım. Mahallenin en uzun boylusu, en hızlı koşanıydı. O zamanlar sadece abimin dostu olarak görürdüm onu. Ama yıllar geçti, her şey değişti, ben de değiştim. Ve fark ettim ki, o hep daha fazlasıymış.
Mahallede nereye baksam bir anımız vardı onunla. Kızılçam'ın toprak yollarında koştururken düştüğümde elini uzatan hep oydu. Bisiklet sürmeyi öğretirken korktuğumda, "Korkma, ben buradayım," diyen de. O zamanlar gözümde sadece bir ağabey gibiydi. Ama yıllar geçti, hislerim değişti. Artık ona "abi" demek bile zor geliyordu.
Bir kız...
Bir de ses...
Hayalet bir ses...
Ama gerçek. Biraz da doğa üstü...
《Korku kitabı değildir.》
Derin, sürekli derinlerden duyuyordu ismini. Korkuyordu. Varlığını bilmediği bir ses sürekli onunla iletişime geçiyordu.
Biraz zaman korktu. Biraz zaman kovdu. Ama sonra alıştı o sese. Dokundu. Sarıldı. Öptü. Arkadaş oldu.
Belki sonra daha da fazlası...
.
.
.
İçim yine bir tuhaf olsa da çalışma masama doğru baktım. Ne bir belirti ne bir işaret hiçbir şey yoktu.
'Belirti mi istiyorsun?' diye sordu zihnimin içinde yankılanan sesiyle...
Olumlu anlamda başımı salladım.
Düşüncelerimi okuması bazen sinir bozucu olabiliyordu.
'Sende çoğu zaman sinir bozucusun Derin.'
Yine yapmıştı işte! Yine okumuştu düşüncelerimi...
Masamın orada bir şeyler hareketlenince oraya doğru baktım.
Kalem kendi kendine hareket edip kağıda bir şeyler yazıyordu.
İstemeden de olsa elimin altındaki yorganımı sıktım avcumun içi ile. Korkuyordum belki de hala.
Göremediğim bir ses ile konuşuyordum. Her an benimleydi ve sanırım o sadece ses değildi. Bir varlıktı. Dokunabilirdim ona.
Elimle hala yorganı sıkarken kalem masadaki yerini aldı ve kağıt havalanmaya başladı.
Havalanan kağıda baktım.
Kağıdın üzerinde ' HESİM ' yazıyordu.
Bu onun ismi miydi?
Başlangıç Tarihi: 16 Ocak 2016
İlk Yayın Tarihi: 17 Mayıs 2016
》Tüm hakları bu hırçın yazarın masum ruhunda saklıdır...
Bana ulaşmak isteyenler için instagram hesabım- @bilgeliyasam
Hesim'in instagram hesabı: @hayaletsesim