Tek çocuktu Tansu, Türkmen bir ailenin tek evladı, tek mutluluğuydu. Fakir bir ailenin zor şartlarda yetiştirmeye çalıştığı binlerce çocuktan birisi de Tansu'ydu. Tanrı'nın hediyesiydi o, ailesi hep böyle düşünmüştü, ismi de bu yüzden Tansu'ydu. Zor şartlar altında doğmuş, doğduğu günden bu yana hep zorluk çekmişti. Göç etmeye çalışan, zulümden kaçmaya uğraşan bir aileye doğmuştu. On iki yaşında bir kaçışın ortasında ona sadece Türkiye'ye gidiyoruz denilmişti. Heyecanlı bir şekilde yola çıktıklarında omuzlarına binen ilk yükü üstlendi Tansu. Hem yetim hem de öksüz kalmanın ne olduğunu o yolculukta öğrendi. Kader, Tansu'ya ilk yükünü ağır bırakmak istemişti, sonrasına gelecek dertlere ah etmesin diye.
..."Bana o şekilde bakmaya devam mı edeceksin." Dediğinde gözlerimi hızla Kutayın gözlerine çevirdim. Göz bebekleri yine büyümüştü. Bu bakışı nerde görsem tanırdım artık. Kutay beni istiyordu...
Sanırım artık istediği şeyi bende istiyordum...
Ayağa kalktım yavaşça. Kutayın üzerine doğru yürüdüm. Tam önünde durdum. "Benimle birlikte olmak ister mis-" sormaya kalmadan Kutay belimi sertçe tutup dudaklarımı sertçe kavradı. Beni iştahla öpmeye başladı. Belimi kendisine çektiği için erkekliği karnıma denk geliyordu ve her saniye sanki biraz daha büyüyordu.
O kadar hızlı ve ustaca öpüyordu ki ona karşılık vermekte zorlanıyordum. Daha önce kimseylede öpüşmediğim için sadece Kutayla öpüştüğüm için fazlasıyla acemiydim.
Birkaç adımda yatağa yatırdı beni ve üstüme çıktı. Dudaklarıma tekrar yapıştı. "Korkma tamam mı?" Diye sordu dudaklarımdan kısa süreliğine ayrılınca. "Ne?" Diye sormaya kalmadan üzerimdeki t-shirtü iki eliyle parçalayıp atmıştı. Şuan üzerimde sadece beyaz dantelli sütyen kalmıştı
O kadar heyecanlandıran ve zevkli birşeydi ki ağzımdan ufak ufak inlemeler çıkıyordu fakat Kutay dudaklarımı öpmeyi bırakmadığı için inlemelerim Kutay'ın ağzında kaybolup gidiyordu. Kutay üzerimden kalkıp pantalonumu sertçe sıyırdı. İkimizde nefes nefeseydik. Altımda da beyaz dantelli kilot kalınca "sikeyim"dedi nefes nefese...