20 Kapitel Laufend Kuzgunun tüyleri yolunmuş, derisinden sarhoş bir kadının içtiği kadehten süzülen şarap gibi kan akıyordu. Issızlıkta yitip de yolunu bulmaya çalışan sersem, kayıp bir kuştu kuzgun; beyaz, kutsal baykuşla tanıştığında evini bulmuş gibiydi. Lakin evi sandığı kadar huzurlu değildi.
††
Gölgeşa, sadece bir yer değil, aynı zamanda karanlığın içine sızan bir lanetin yansımasıydı. Gecenin kolları arasında kaybolan bu şehir, doğanın kendisi tarafından unutulmuş, sessizce çürüyordu. Sokaklarında dolaşanlar, gölgelerin arasında kaybolmuş hayaletler gibi geziniyor, yüreklerine düşen korkuyla adımlarını hızlandırıyorlardı. Gölgeşa'nın sırları, zamanın çizgileri arasında kaybolmuş bir harita gibi. Bu lanetli şehir, her anın bir son olabileceği, umutsuzluğun çaresiz kollarında boğulmuş bir zindandı. İçinde sakladığı karanlığı, yutkunarak büyüttüğü bir hapishaneydi.