Demirtaş ailesi, yıllar sonra nadir bir akşam yemeğinde bir araya gelmişti. Kahkahalar içinde eski anıları tazelerken, kimse bunun son yemekleri olacağını bilmiyordu.
Albay Uğur Demirtaş, hayatını disipline, kurallara ve vatanına adamış bir askerdi. Çocuklarını da aynı yolda yetiştirmişti. Üç kardeş... Üçü de asker olmuş, defalarca ölümle burun buruna gelmişti. Ancak savaş, sadece cephede değil, ailenin içinde de derin izler bırakıyordu.
O gece, her şey değişti.
Özgür, timinde kahramanca savaşarak şehit düştü. Ailesi, onun kaybıyla bir daha asla eskisi gibi olamayacaktı.
Gökalp, abisinin intikamını almak isterken esir düştü. Onu kurtarmak için her şeyini verebilecek biri vardı: Asena.
Ama Asena, önündeki seçimi yaptı. Bir çocuğun hayatını kurtardı... Ve bu kararı, onu ailesinden kopardı.
"Bir asker, her zaman görevini ön planda tutmalı."
Babası, Asena'yı evlatlıktan reddetti.
Şimdi, Gölge Timi'nin en güçlü savaşçılarından biri olan Asena, geçmişiyle yüzleşmek zorunda.
Sadakat mi, vicdan mı? Aile mi, vatan mı?
Bazı kararlar, bir ömrün yükünü taşır.
"Yitik Hayatlar," savaşın sadece cephede değil, aile içinde de nasıl derin yaralar açtığını gözler önüne seren bir hikâye.
"Alçin..." İsmimi nerden biliyordu bu kız? "İkizim, sen mi geldin? Göremiyorum, görmem gerekmez mi? Beni yanına almaya geldiğinde bile bana gözükmeyecek misin?" Bu kız neyden bahsediyor? "Annemde yanında mı? Bazen göremiyorum, sizin öldüğünüz günden beri oluyor. Beni bu adamlardan korumak için beni almaya mı geldin?" Bir kaç saniye gözlerim onda oyalandı. Ala'nın sesi bizi kendimize getirdi. "Alin hanım, biz Türk askeriyiz. Bir yaranız var mı? Gözlerinize mi zarar verdiler?" Ala'nın sorularını eş geçti kız. "Alçin burada değil mi? Ölmedim mi? Nasıl olabilir ki, kokusunu aldığıma eminim!"
...