Sesil, yirmi yaşına henüz basmış bir psikoloji bölümü öğrencisidir ve okuduğu bölümü seçmesinin en önemli nedeni, sekiz yaşındayken öğrendiği, modern tıbbın hala gizemini tam olarak aydınlatamadığı bir algı komplikasyonuyla dünyaya gelmesidir: Sinestezi.
Bunun üzerine sekiz yaşındaki pek çok kişinin alamayacağı kadar radikal bir karar alır ve unutmak istemediği rengarenk anılarını düzenli olarak tuttuğu defterlerine kaydeder. Bu ona, her zaman yanında taşıdığı bir defter ve hayatı boyunca eşlik eden bir alışkanlık olarak geri dönmüştür. Tek bir kuralı vardır; o da tüm anılarını yazıya dökerken bir daha eşini benzerini yaşayamayacağını düşündüklerine yıldız atmaktır!
Rakamların rengi ve renklerinse kendilerine ait tatları olduğu bir hayata uyum sağlamakta herhangi bir sıkıntı çekmemiş olan Sesil, bir Cumartesi akşamı yatıya gittiği ev partisinden sonraki günün akşamında odasında uyanmıştır; fakat ufak bir sorun vardır: Parti gecesini ve evine nasıl geldiğini hatırlayamamaktadır.
Öncesinde aklında kalan birkaç imgeyle bu hafıza kaybını aydınlatmaya çalışan Sesil, bu durumu anı defterinde ayırdığı, boş, dört adet yıldızlı sayfayla çok geçmeden takıntı haline getirecektir. Daha sonrasında su yüzüne çıkan gerçeklerle kendisini, hiçbir algısıyla bütünleştiremediği bir adamın peşinde bulacaktır.