"Umut, korkuyorum" diye mırıldandı Öykü. Umut, karşısındaki kızın gerçekten korktuğunu görüp aklına gelen şeyle gülümsedi. "Bak şimdi. Ben küçükken, Yani senin yaşlarındayken, annem korktuğumda gelip avucumun içini öperdi. Bir insanın, senin avucunun içini öpmesi, seni ne kadar çok sevdiğini gösterirmiş. Öyle söylerdi. Her zaman yanındayım demişti annem. O günden sonra korksam da, üzülsem de, ağlasam da, annem hep avucumun içini öptü. Artık bu sırrı sadece üçümüz biliyoruz." Yavaşça kızın ellerini yüzüne yaklaştırıp, gülümseyerek avucunun içini öptü. Kızın küçük elleri şeker kokuyordu. Tozluydu ama iğrenmedi bundan. Öykü karşısındaki görüntüye gülümseyerek baktı. Umut'u çok sevmeye başlamıştı. Aynı şekilde Öykü de Umut'un ellerini tutup yüzüne kocaman gelen ellere kıkırdayarak, o da avucunun içini öptü. "Gördün mü Umut? Ben de yaptım. O zaman bu bizim korktuğumuzda, ağladığımızda, ya da kırıldığımızda yaptığımız şey olsun. Sen beni kırmazsın ama. Kırmazsın değil mi Umut?" Umut gülümsedi. Ellerini birbirine kenetlemiş, mavi gözlerini kırpıştırarak kendisine bakan bu kıza yanıt verdi. "Kırmam."All Rights Reserved
1 part