Gözleri uçsuz bucaksız bir denizdi. Şimdi ise o gözlerde acı ve suçluluk belirmişti. Üzerine yapışan bu kir öylesine derindi ki, bir ömür yetmezdi temizlemeye. Beş harfli bir kelimeydi bu, katil...
Ellerine bulaşmış kan yüzüne sürülmüştü, gözyaşları ise bunları temizlemekle görevliydi. Asistan kıyafetlerinin üzerindeki beyaz önlük de bu kırmızıdan hakkını almıştı. O kırmızıyı sevmezdi ama kırmızı onu kendine benzetmişti. Ay gibi beyaz teninde yabancı dururdu kutsal renk. Herkesin gözü, gecenin gölgesindeki mavi gözlü kadındaydı. Polis memuru, cebinden anahtarlarını çıkararak demir parmaklıkları itti ve bana içeri girmem için izin verdi. "Kadın, tasarlayarak adam öldürme suçuyla yargılanacak; görüşmeyi kısa tutalım."
"Ben katil değilim!" diye bağırdı ve oturduğu köşeden kalktı. Gelenin ben olduğumu anlamamıştı.
"Her 'Ben öldürmedim.' diyen kişiye inanırsak, işimiz gerçekten zor." dediği anda içeri girmiş ve kapıyı kapatmıştım. "Baran, sen geldin." Gözyaşları içindeydi, kollarını boynuma doladı. Ölüm meleği bizi bir yağmur gibi yıkadı, ikimiz de aynı kanla ıslanmıştık. Begüm'ün katili kesinlikle o olamazdı; insan sevdiğini tanır. Begüm onun en yakın arkadaşıydı, bu vahşet için hiçbir nedeni yoktu. Ve bir katilin kanlı eldivenleri Şimal'in hayatına dokundu. Bir hayatı çaldı ve kaçtı. Her katil olay yerinde bir iz bırakır; onun tek hatası, pansuman odasında nöbetçi olmasıydı.
Beyaz sayfalar kirletilmeye mahkumdur; yazılmış mektuplar yakılır ve külleri mezarların üstüne serpilir. Son mektubun sonunda ise şunlar yazıyordu: "Affedin beni, bizi. Aşk, çıkmaz bir sokağa benzer; içine giren bir daha çıkamaz. Umarım, bir gün beni anlamak zorunda kalmazsınız. Ben şimdi gökyüzündeyim; kimsesiz bir şimalin kayıp gökyüzüyüm."
"Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut'u kendine saklar."
-
Birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı ve korkup uzaklaştığımızda bağımızı yitirdik.
Geri döndük, kazanacağımızı sandığımız her an kaybederek inancımızı yitirdik.
Birbirimizi yitirdik.
Kendimizi bitirdik.
Ve geriye, birkaç hatıradan başka hiçbir şey kalmadı; ama onları da anımsayamıyoruz.
Çünkü çok sevip de yine yenilmekten korkuyoruz.
Fakat onsuz bir savaşın galibi olmak fazlasıyla vahim,
bu yüzden onu sevmek-
Unutmamam gerekli; birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı...