Seyran, ölümcül bir hastalığın gölgesinde sevdiği adamdan uzaklaşmayı seçti. Ona sadece bir mektup bırakarak hayallerini ve mutluluklarını geride bırakıp Amerika'ya gitti. Ancak yıllar sonra İstanbul'a, kucağında üç yaşındaki kızıyla döndü.
Geçmişin acıları ve yarım kalan hikâyeleri, İstanbul sokaklarında tekrar canlanıyor. Ferit, Seyran'ın gizemli dönüş üyle hem hesaplaşacak hem de kalbinin gerçeklerini öğrenmeye çalışacak. Peki, bu hikâye bir son mu, yoksa yeniden başlamanın ilk adımı mı?
"Dildâr"
Diye fısıldamıştı Ferit. Anlamadığım bir dildi, galiba Farsçaydı.
"Ne demek o?"
"Farsçada birinin gönlünü almış, çalmış sevgili anlamına geliyor."
Mutluluktan gülümsedim.
"He yani çaldım gönülünü, yaptım kuşatmamı."
"Hayatımda gördüğüm en güzel kuşatmaydı, kuru gönlümün tüm parselleri seni, yeşert beni, yaşat beni."