Aybars, battaniyeyi genç kadının omuzlarına koydu. "Teşekkür ederim." Hilal, çekinmeden battaniyeye sarmıştı kendini.
Tekrar karşıda ki denize dönmüştü bakışları. Karanlıktı, ay ışığı suya yansıyordu.
"Yorgunum biliyor musun? Böyle her şeyi bırakıp gitmek istiyorum bazen." Kadın, kendini ona açarken Aybars onu izledi ve dinledi. "Gidipte geri gelmemek istiyorum. Sorumluluk almak istemiyorum, bir gün olsun ajandamı doldurmamak istiyorum, abla olmak istemiyorum, evlat olmak istemiyorum." Gözleri yaşlarla dolmuştu ama devam etti.
"Gerçi evlat mıyım ki ben? 'iş bul Hilal, bunu getir Hilal, şunu yap, bunu yap, destek ol.' o kadar sıkıldım ki bunları duymaktan." Göğsünde bir yumru hissetti. "Ben de insan olmak istiyorum. Duygularımı saklamak istemiyorum, neysem o olayım istiyorum. Ağlamak istiyorum..."
Bu sözleri ile Aybars yanında ki kadının başını göğsüne yaslamasını sağladı. Eli, destek olup rahatlatmak adına saçlarını okşarken gömleğini ıslatan göz yaşlarını hissetti teninde. Önemli değildi onun kadar. Dudakları, kadının saçlarında durdu ve sessizce mırıldandı. "Ağla, ağla güzelim burdayım, hiç bir yere gitmiyorum."