"Fakat soruyu ben sordum." dedi. Çoğunlukla nazik bir adamdı, sakin ve düşünceliydi. Yani, şahit olabildiğim kadarıyla böyleydi. Onunla uzun süredir çalışıyordum. Çok yüz yüze gelemesek de onun için çalışıyordum. Sekreteriydim, şöförüydüm, yardımcısıydım. Yeri geldiğinde pilotu ve koruması dahi olmuştum. Otuz yıllık hayatım boyunca çok kişiyi korumuştum ama koruduğum adam tarafından korunduğum hiç olmamıştı. Ta ki ona kadar.
Genzimi temizledim ve "Beni yanlış anlamanızı istemem ama-" sözümü kesip usulca mırıldandı.
"Anlaşmayı imzaladım, resmi konuşmana gerek yok." Gözleri ruhumu görüyordu sanki, öylesine derin bakıyordu. Eşsiz bir renkti, gözleri hep ışıl ışıl parlardı. Bu zalim dünya için fazla güzeldi.
Paslı kalemi kapattı. "İmzaladım imzalamasına ama altında yalnızca benim imzam olacak," ağır hareketlerle ayağa kalktı, "Bu tek taraflı bir anlaşma, Lavin Asena. Sen imza atmayacaksın."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."