"Bazı kapılar mühürlenir... bazıları ise kanla açılır."
Deborah, kendi dünyasında izini sürdüğü canavarların ardındaki karanlıkla yüzleşmeye çalışırken, bir anda hiç bilmediği, kadim sırlarla örülü başka bir âleme sürüklenir. Cehennemin kapıları aralanmış, unutulmuş soyların kanı uyanmış ve kader, onu kanla yazılmış bir savaşın merkezine koymuştur.
Cinler, ejderhalar, melezler ve büyülerle örülü bu dünyada, Deborah sadece bir avcı değil-bir anahtar, bir tehdit ve belki de son umuttur.
Ravokar, ateşin halkı Ziharath'ın kadim kralı, yüzyılların ağırlığını omuzlarında taşırken, karşısına çıkan bu kadında hem laneti hem de kurtuluşu görür. Fakat kaderin oyunu acımasızdır. Düşman her zamankinden daha zeki, daha acımasız ve cehennem artık sadece bir yer değil, bir ordudur.
İhanetlerin gölgesinde, tutkuların ortasında, kanla yazılan kehanet gün yüzüne çıkıyor.
Gökleri inletecek derecede yağan yağmur küçük köyümüzü bertaraf edebilir güçlükteydi. Şimşeklerin çıkardığı korkunç seslerle bedenim bir kez daha titrerken yersiz olan bu korkuma mâni olamamıştım. Bir süre gözlerim kapalı bir hâlde gök gürültüsünü ve yağmur damlalarının pencereme sert vuruşunu dinledim. Çok geçmeden gözlerimi istemeye istemeye araladım. Uyumadan önce odamı aydınlatması için yaktığım üç mum yavaş yavaş etkisini yitirerek erimişti.
Uyuşuk adımlarla yatağımı terk edip pencereden dışarıya doğru kaçamak bir bakış attım. Yoğun yağan yağmurdan dolayı dışarıyı pek net görememiştim. Derin iç çekişimle birlikte sırtımı dönmek üzereyken ansızın duyumsadığım ve anlamlandıramadığım bir koku genzimi yakarak etrafımı sardı.
Kaşlarım anında çatılırken hemen arkamda bir gölgenin, sıcak bir nefesin tazeliğini hissetim. Nefesimi tutarak hareketlendiğimde hissetiğim o sıcak nefes yüzümü okşayarak geçmişti. Kalp atışım anında hızlandığında korkumu varlığını bilmediğim adamdan gizlemek istedim. Evimde daha doğrusu gecenin bir vaktinde yatak odamda tanımadığım bir adamla bir başımaydım!
Kim bu yabancı?
Gözlerim karanlığın örtemediği çehresini incelerken alıp verdiği sıcak nefesler yüzümü yalayıp geçiyordu. Boğazımda düğümlenen bağ yavaşça çözümlenirken kendimi ona bu sözleri söylerken buldum. Kesinlikle çıldırmış olmalıyım! "Bir katil olmayacak kadar güzel, bir yabancı olmayacak kadar yakınsın. Söyle bana... kimsin yabancı?"
Dilimden firar eden sözlerin şaşkınlığından sıyrılamadan yabancı halimden keyif almışcasına bir ses çıkararak dudaklarını araladı.
"Buldum seni ukala eşim."
Not: Wattpata yayınlanan ilk Suyun Fısıltısı adlı kitabıdır.