Düşmüş Kılıcın Soyu: "Başlangıç"
680'li yıllarda, alternatif bir Orta Çağ'da, dünya eskiden ölmüş olan bir kadim tanrının yeniden doğuşuyla sarsılır. Tanrının uyanışıyla birlikte, doğa felaketlerle yırtılır, şehirler kül olur, insanlık kaosa sürüklenir. Her geçen gün dünya, yavaş yavaş yok oluşa bir adım daha yaklaşırken, bu tehdide karşı koyabilecek tek umut, efsanelerde adı geçen "Asaroth Kristali"dir.
Ancak bu kristal, sadece en cesur ve en kararlı olanların ulaşabileceği, tehlikelerle dolu bir yolculuğun sonunda saklıdır. Gönüllü birliğe katılan beş savaşçı - farklı geçmişlerden gelen, farklı yaralar taşıyan, ama aynı amaç uğruna birleşmiş kişiler - bu imkânsız görevi üstlenir. Düşmanlar sadece yollarını değil, kalplerini de karartacak, sadakatleri ve cesaretleri sınanacaktır.
Asaroth Kristali'ne ulaşabilirlerse, insanlığın kaderini değiştirebilirler. Ancak tanrının gazabına karşı duran bu beşli, kendilerini de feda etmeye hazır mıdır?
Karanlığın ve fedakarlığın iç içe geçtiği bu epik macerada, her şey, "düşmüş kılıcın keskin ucunda" karar bulacak.
Ömrünü adadığı erkek ona ihanet ettiğinde bir insan ne yapmalıdır?
Pelin'in hayatı boka sarıyordu. Hayal ettiği işi yapamadığı gibi çocuk istediği eşinin başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hayatından ne istediyse hiçbir zaman elde edememişti.
Aslında hayatının hangi nokta da ters gitmeye başladığını biliyordu.
Lise yılları....
Ama geri dönüş yoktu öyle değil mi?
Bir gece annesinin evinde kalırken ev telefonunun çaldığını duydu. 90'lardan kalma telefonun hala çalıştığını bile bilmiyordu. Aldığı uyku ilaçlarının etkisi bedenini ele geçirirken telefonu kaldırdı ve kulağına götürdü.
Sonrası ise karanlık.
Kendine geldiğinde annesinin evindeki yatağında uyandı. Ne olduğunu çok geçmeden anlamıştı. 1998 yılındaydı. 17 yaşındaki haline geri dönmüştü.
Geriye hayatını değiştirmek kalıyordu.
Üstelik eğer başarılı olursa okulun popüler çocuğunun da hayatını kurtarabilirdi. Tabi bunu yaparken ona aşık olmazsa.
Bunu başarabilir miydi?