Babam hep beni bir köşeye çeker, "Gölgesinde hür olduğun o al bayrak, birileri uğrunda kan akıtıp, can verdikleri için kırmızıdır . Sen şimdi bu sokaklarda koşup, eğlenebiliyorsan, Bayrak uğruna can verenler sayesindedir. Her şeyi unut hatta beni bile unut ama yaşama sebebini unutma, güzel kızım " derdi tabi beş yaşında anlayabileceğim şeyler değildi bunlar, ama nasıl oluyorsa ki şehit olan babamın sesini bile unutmuş ama verdiği nasihatlerin hiç birini unutmamıştım. Açıkçası unutmaya da hiç niyetim yoktu. Ne unutacaktım nede unutturacaktım. Unutanların da beynine teker teker kazıyacaktım. Babama, ırkıma, bayrağıma, en çok da ben gibi babasız bırakılanlara... bir kere söz vermiştim sözümden dönmeyeceğime bile söz vermiştim. Ben verdiğim sözü tutardım yanından yada yakınından dönmek, ırkımın kitabında yoktu. Verilen sözü tutmadan da ite kopuğa benden yana rahat yoktu.