kaderiyle yüzleşmek zorunda kalan genç bir kadının, büyülü bir ormanda geçen içsel ve fiziksel yolculuğunu konu alıyor. Hikâye, hem ışığın hem de karanlığın derin anlamını sorgularken, okuru, büyüyle örülü bir dünyada unutulmuş sırlar, kadim güçler ve insan ruhunun karanlık tarafıyla yüzleşmeye davet ediyor.
Rana, Selendor Ormanı'nda kaybolduğunda, kaderinin sadece kendi ellerinde olmadığını fark eder. Orman, sadece bir yer değil, yaşayan ve nefes alan bir varlık gibi, ona hem yol gösterir hem de sınar. Burada, Astria adında bir koruyucu ruhla karşılaşır; ışık ve karanlığın dengesini temsil eden bu ruh, Rana'ya yol gösterirken, onu kendi karanlık tarafıyla yüzleşmeye zorlar.
Yolculuk, Rana'nın geçmişindeki sırları açığa çıkarmasını ve güçsüz sandığı yanlarının aslında onun gerçek gücünü nasıl oluşturduğunu anlamasını sağlar. Ancak bu sıradan bir kahramanlık hikâyesi değil; bu, seçimlerin, fedakârlığın ve insanın kendi gölgesini kabul ederek nasıl bir bütün olabileceğinin hikâyesi.
Selendor Ormanı'nın tehlikeleri ve gizemleri arasında, Rana sadece hayatta kalmaya değil, kendi ışığını bulmaya çalışır. Çünkü karanlık ne kadar derinse, ışık da o kadar parlaktır.
"Çok yakınımdasın kedicik. Dikkat et, ısırabilirim."
"O halde sana yeni bir bilgi daha çıngıraklı." Öfkesi birden çekilmişti. "Bir Aslanın dişleri de çok keskindir. Dikkat et. Ben sadece ısırmam, parçalarım."
"Vay be!" dedim hiç oralı olmadan. "Nasıl korktum fark ettin mi? Titriyorum yine."
Sessiz kaldı ama hala belimde duran eli sıkılaştı. Birden tüylerimi diken diken edecek bir şey yaptı. Dişleri boynuma sürttü. İnce derisini çekip örseledi. "Ödeşelim ister misin..." dedi, nefesi boynumu yalayıp geçti ve Lian ekledi. "...çıngıraklı?"
---
Assra Marian Sallister... Bir Ak Yılan prensesiydi ama ummadığı bir ihanetle kendini bir Aslan prensin pençeleri altında buldu. Şimdi ya o Aslanı öldürecekti ya da...
Hayır, başka bir seçenek yoktu.
Onu öldürecekti!
*Ejder Ateşi Serisi
1. Kitap: Yılan Yuvası (Tamamlandı)
2. Kitap: ...
3. Kitap: ...
4. Kitap: ...