Konusu:
Alin, ailesinin yanarak hayatını kaybettiği bir yangından tek başına kurtulmuş genç bir kadındır. Küçüklüğünden beri bu olayın acısını taşımış ve her gece aynı kabusla uyanmıştır: Yangının ortasında, siyah bir eldiven takan birinin onu kurtarmak için değil, kaçması için kışkırttığını hatırlıyordur.
Bu anı, Alin'nin zihninde hiçbir zaman netleşmez. Yıllar sonra, küçük bir kasabada bir kitapçı açarak sakin bir hayat yaşamaya karar verir. Ancak bir gün, dükkanına gelen bir müşteri, yangın gecesinden kalan ve Alin'nin kaybolduğunu sandığı, külle kaplı bir fotoğraf albümünü ona bırakır. Albümdeki son fotoğrafta bir not vardır: "Gerçeği öğrenmek istiyorsan, küllerin ardına bak."
Alin, ailesinin ölümünün bir kaza değil, planlı bir cinayet olduğunu fark eder. Araştırmaları onu, geçmişte ailesinin karıştığı karanlık bir sırra ve bu sırrı bilen bir adamla karşılaşmaya sürükler: Miraç.
Miraç, geçmişte ailesiyle bağlantısı olan gizemli ve tehlikeli bir adamdır. Ancak Alin'e gerçeği bulması için yardım etmeye istekli gibi görünmektedir. Alin. Miraç, samimiyetine şüpheyle yaklaşsa da aralarındaki gerilim, beklenmedik bir çekime dönüşür.
Zamanla Alin, yangını çıkaran kişinin hâlâ hayatta olduğunu ve ona yakın bir yerde saklandığını öğrenir. Geçmişle yüzleşmek için, hem ailesinin sırlarını hem de kendi korkularını aşmak zorunda kalacaktır. Ancak asıl soru şudur: Gerçeği öğrenmek mi daha acı verici, yoksa geçmişi küller arasında bırakmak mı?