Daha hızlı yürü Als. Daha hızlı. Atlat arkandakini. Hadi, yapabilirsin. Ayakkabılarına bakma. Biliyorum onlar çok güzel. Tamam onlara son bir kez bak. Çünkü ulaşacağın tuvalette onları klozete atacaksın. Peki, bu kararı yeni vermiştim. Siyah deri topuklu ayakkabılarım boş okul koridorunda yankılanıyordu. Nefes nefese, iğrenmiş bakışlarla yere bakıyordum. Çünkü sürekli onlara takılıyordum! Lanet ders notlarının bulunduğu dolaplar kırık dökük yerde yatıyordu. Tabi sadece benim ayakkabım değil, arkamdaki siyah tecavüzcü flash ayakkabıları da arkamdaydı mesela. Değil mi, ne kadar güzel bir hayatım var! Daha hızlı yürümeye başladım. Daha hızlı. Ama çalıştım, yani yapmadım. Yapamadım. Hızlı olmalıydım. Hızlı hareket etmeliydim. Ah Als, ne kadar salakasın? Bacakların acaba daha nasıl hızlı hareket ettirilebilir. İki yaşında bunu öğrenmiştin hani. Koşmalıydım. Niye yürüyordum ben? İç sesim her zaman zekiydi. Ayaklarımın korkak adımlarından daha hızlı adımlara yani koşmaya geçtim. Arkamdan geliyordu. Amacı yine aynıydı tecavüzcü flash dünyaya göre. Seçtiğin kurbanı kaçır, seni öldüreceğim zenci pislik de. Kız altına işediğinde 'gay' sevgilisini ara ve para iste. İşte bu kadar basit. Ama tek bir fark var. Burası dünya değil.