Genç ressam Neva Alanka, yıllardır kalbinde ve aklında üzerini örttüğü kişiyi sır gibi saklıyordu. Aslında her şey açıktı, görmek isteyen görüyor, duymak isteyen duyuyordu.
Ama Roman Oflaz... O sevgiyi yıllarca görmedi, o sevgiyi dile getiren kelimeleri duymadı. O sevginin üzerini örten katran karası renkteki nefreti ise anlayamadı.
Neva Alanka, tüm tablolarında tek bir kişiyi ve o kişinin ona bıraktığı acıyı yansıttı. Fırça darbeleri, kalbini dinleyerek kağıtların üzerinde ağır ağır gezindi, anılar, acılar, görünmeyen yaralar çizdi.
Sevdiği adam için sesini kaybetmişti, özünü, ruhunu unutmuştu. Kimse anlamadı.
Roman Oflaz ise, onun adını haykıran küçük kızı duymadığı gibi onun kalbine bıraktığı acıyı da, ruhuna açtığı derin yaraları da bilmedi, görmezden geldi.
Her karşılıksız aşktan, bir nefret doğardı...
Neva Alanka, kalbini parçalara ayıran, ruhuna daima kanayacak yaralar açan, şen sesini duymayan, onu hiç görmeyen Roman Oflaz'a, yara mı olacaktı yoksa yara bandı mı?
BİR SÜRELİĞİNE ASKIDA 🎀🎀🎀
X : Benimde annem yok ? Banada yavru kedi gibi şevkat gösterir misin Kudüs ?
Siz : anlamadım? Yanlış oldu herhalde.
X : hayır. Camide gördüğün yavru kediye demiştin ya " Annen yok mu ? Olsun , üzülme benimde yok. " Diye
X: benimde yok Kudüs :)
✨🎀