Genç ressam Neva Alanka, yıllardır kalbinde ve aklında üzerini örttüğü kişiyi sır gibi saklıyordu. Aslında her şey açıktı, görmek isteyen görüyor, duymak isteyen duyuyordu.
Ama Roman Oflaz... O sevgiyi yıllarca görmedi, o sevgiyi dile getiren kelimeleri duymadı. O sevginin üzerini örten katran karası renkteki nefreti ise anlayamadı.
Neva Alanka, tüm tablolarında tek bir kişiyi ve o kişinin ona bıraktığı acıyı yansıttı. Fırça darbeleri, kalbini dinleyerek kağıtların üzerinde ağır ağır gezindi, anılar, acılar, görünmeyen yaralar çizdi.
Sevdiği adam için sesini kaybetmişti, özünü, ruhunu unutmuştu. Kimse anlamadı.
Roman Oflaz ise, onun adını haykıran küçük kızı duymadığı gibi onun kalbine bıraktığı acıyı da, ruhuna açtığı derin yaraları da bilmedi, görmezden geldi.
Her karşılıksız aşktan, bir nefret doğardı...
Neva Alanka, kalbini parçalara ayıran, ruhuna daima kanayacak yaralar açan, şen sesini duymayan, onu hiç görmeyen Roman Oflaz'a, yara mı olacaktı yoksa yara bandı mı?
KİTABIN TÜM HAKLARI ŞAHSIMA AİTTİR, (Ç)ALINTI DURUMU OLURSA HUKİKİ İŞLEMLER BAŞLATILACAKTIR.
02/02/2025
(!!!Bu kitap +18 içerikleri olan bir kitaptır.)
Delâl ilk aşkının hayatının en büyük hatası olduğunu anladığında henüz on sekizine yeni basmıştır. Anne babasının dahi ona el vermediği bu hayatta tuttuğu elin onu ölümün kıyısına götürmesiyle, kırılgan benliğini ölüme, ruhunu ise intikam için yaşama mahkûm eder ve tam on üç yıl sonra ilk aşkının karşısına, onun hiç de beklemediği yeni bir görüntü ve güçlü bir konumla çıkar. O genç kalpte yeşeren saf aşk, artık kötülüğün sillesini yemiş kalpte saf bir nefrete dönmüştür ve kapanması gereken açık bir hesap varken, tüm steril duygular bir bir infilak etmeye başlar.
*
Derler ki, aşk nefretin çocuğudur ve nefret hiçbir zaman iyi bir ebeveyn olamamıştır. Toksiktir, harap edicidir ve eninde sonunda bir gün çocuk onu doğurup ama var edemeyen ebeveynini terk eder. Çünkü hayatta kalma iç güdüsü, bağlılıkların en büyüğüdür.
*
Bazı duygular tertemizdir. Katıksız bir nefret, el değmemiş bir aşk, saf bir öfke, iflah olmaz bir umut...
Çünkü gerçektir, tüm varlığa ile kutsanmış, toprağa kök salmış ve göğün ardına kadar uzanmıştır. Hayat ya bu steril duygular, hiç de umulduğu gibi mutluluk vermez. Soluksuz bir acı doğurur, onunla kuşanır onunla büyür onunla var olursunuz.
Duyguları steril halleriyle ele alırken, aşkın ve nefretin tabularını yeniden kurup, yıkacağız.
M.A.