Aile kimine fırtınalarda sığınabilecek bir liman iken, kimilerine de sığınabilecek liman aratan fırtına olur.
Zemheri Leyla, ailesinin onu attığı büyük bir fırtına da yıllarca yaşamaya çalıştı.
Zemheri Leyla ve Azer Cihat, iki farklı dünyanın insanlarıydı, bir berdel anlaşmasıyla aynı yazgıya bağlanırlar. Başlangıçta bir yük gibi görünen bu birliktelik, zamanla içlerinde saklı derin duyguları uyandırır. Geleneklerin gölgesinde, kırık kalplerin birbirine nasıl şifa olduğunu anlatan Ruh-u Revan, aşkın en saf, en sarsıcı hallerini gözler önüne seriyor. Sevmenin zor, vazgeçmenin imkânsız olduğu bu hikâyede, geçmişle gelecek, acıyla umut iç içe geçiyor.
Kader, Zemheri ve Azer için kartları tekrardan dağıtıyor.
HİKAYE TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.
GERÇEK OLAYLAR VEYA KİŞİLER İÇERMEZ.
Atakan Eralp, Birce'nin hayatına bir rüzgar gibi girip çıkmıştı. Arkasında da bir ehliyet, iki kare fotoğraf ve tutulmamış bir söz bırakmıştı. Birce ise Atakan'ın yakasını öyle kolay kolay bırakmayacaktı. Atakan'a ulaşmak için çevirdiği dolaplar biraz fazla başarılı olduğunda kendisini fenomen bir spor programının aksi ve soğuk yönetmenin asistanı olarak bulmuştu. Artık Atakan'a gölgesi kadar yakındı, yalnızca ufak bir sorun vardı. Atakan dahil olmak üzere herkes, Birce'nin kanal sahibinin şımarık torunu olduğunu zannediyordu. Atakan'ın yanına sızmak kolaydı. Ama sosyetenin prensesi Birce Soyak'ın tacını taşırken kalbine sızmak hiç kolay olmayacaktı...