Giriş
Hayat; iki hece, beş harften oluşan bir sözcük. Aslında basit bir sözcük. Sözlük anlamı "yaşam" olan hayat bana hiç bir zaman yaşam olamamıştı. Sizin için anlamı ne olur bilemiyorum. Belki mutluluk, huzur, aşk, güç, para, şöhret...
ama benim için "ölüm" anlamı dışında hiç bir şey ifade etmiyor.
Ben Leylim Sargun, hayatı boyunca hep ölümlerle yaşayan o kızım. Hayatımda "yaşamak" denen şeyi hiçbir zaman tatmadım. Yirmi beş yıllık hayatım bu üç gerçeklikten ibaret; ölüm, savaş, esaret.
Ölüm hayatıma doğduğum an girdi. Savaşım sekiz yaşımda parkta oyun oynarken başladı. Ve esaretim on bir yaşımda başladı.
Yaşıtlarım dışarıda oyun oynarken, ben dövüşmeyi öğreniyordum. Yaşıtlarım okula giderken, ben duygularımı kontrol etmeyi öğreniyordum. Yaşıtlarım yere düştüğünde teselli edilirken, ben azar işitiyordum. Ben Leylim Sargun'um yıkılması yasak, ağlaması yasak, gülmesi yasak, mutluluk ise haram olan o kızım.
O özel bir çocuktu.Bunu 6 yaşında ilk farkeden kişi onun hayatını değiştirmişti.O gerektiğinde konuşurdu ama onun susması bile insanları korkuturdu.Kendisinden üstrütbeliler bile onla konuşurken iki kez düşüner,ondan çekinerdiler.
Onun hayatında yasaklara yer yoktu.O zaten sınırını bilen bir kadındı.Gözlerinde her zaman parlayan bir ateş vardı.
O gözlere bakan olursa kendisini ateşte yanmış gibi hisseder, 2 dakikadan fazla göz teması kuramazlardı.