Bazen kaderin yolu, karanlık ve tutkulu bir aşkla birleşir. Tarık, bir mafya ailesinin varisi ve genç yaşına rağmen güçlü bir liderdir. Onun dünyasında, sevgi ve nefret arasındaki sınırlar kaybolmuş, insanlar yalnızca sahip olunması gereken birer mülk haline gelmiştir. Ancak bir gün, hayatına Selim adında masum ve saf bir genç girer. Selim, geçmişi karanlık olmayan, içindeki iyilikle dolu bir insan olarak her şeyin normal olduğunu sanırken, Tarık'ın dünyasıyla kesişir. Tarık, Selim'e karşı duyduğu yoğun tutkuyu ve sahiplenme arzusunu kontrol edemez. Selim, her şeyin bir oyun olduğunu anlamaya başlar, ama zamanla bu takıntılı aşk, onu savunmasız bir hale getirir.
Tarık, lüks ofisinin penceresinden dışarıya bakarken, içindeki huzursuzluğu hissediyordu. Her şey kontrolü altındaydı, ama bir eksiklik vardı. Selim. Genç adam, ne kadar uzaklaşmaya çalışsa da, Tarık'ın gözünden kaçamıyordu.
Tarık:
"Ona hiçbir şey olmasına izin veremem. Bu işin sonu değil, sadece başlangıç."
Yanındaki adam, Tarık'ın emriyle hareket ederken, Tarık bir süre daha pencereye bakıp derin bir nefes aldı. Artık Sabaha kadar bir plan yapması gerekiyordu. Selim, ondan kaçmamalıydı.
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı.
Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesinden koparıldığını söyledi.
Seneleri acıyla geçen Melis, kendini yepyeni bir sayfa açmış halde buldu ama hiçbir şey beklediği gibi değildi. Olamazdı.
Çünkü onun sevilmeyecek çok yanı vardı.
"Koskoca evinize bir beni sığdıramazdınız. Madem sığdıramayacaktınız, o zaman beni o cehennemden neden kurtardınız?"