yeni taşındığınız bir yere alışmaya çalışmaktan, yeni çevre kurmaktan, eski şehrinizdeki arkadaşlarınızla bağınızı koparmamaya çalışmaktan daha berbat bir şey var mıdır acaba? bunu o kadar çok yaşadım ki.
alışmaya yeni yeni başladığım zamanlardan bir anda farklı bir döneme geçiş yaptık. Çilek diye bir cafe vardı orada oturuyorduk Almila'yla beraber. içeri 3-4 erkek girdi, yan masamıza oturdular, herkes cebinden bir paket çıkardı. ben tam onlara odaklanmıştım ki Almila'nın sesiyle irkildim.
"nereye daldın Arya?"
"gelenlere ya, tanıyor musun?"
"isimlerini biliyorum sadece, ama duyduğum kadarıyla bulaşılmazmış onlara, kalpsizlermiş biraz" dedi eğlenir gibi bir tavırla. gülümsedim ben de. bir yandan da bakmaya devam ediyordum.
en sonunda o masadan biri kalkıp bizim masaya doğru yöneldi.
"çakmağınız var mı acaba?"
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...