Uzun yıllardır yazmaya çalıştım, ama her seferinde yarım kaldı. Bir türlü tamamlayamadım. Ama şimdi, yıllar sonra, ilk kez yeniden başlamaya karar verdim. Bu kitabı, farklı bir bakış açısıyla yazıyorum. Duygular, insan ruhunun temel yapı taşlarıdır, fakat neredeyse kimse bu duyguların gerçek anlamını ya da onları nasıl anlamamız gerektiğini sorgulamaz. İşte bu yüzden bu hikayeyi yazıyorum. Herkes huzur ister. Ama huzur, gerçekten her şeyin yolunda olduğu anlamına mı gelir? Huzur, bazen göz ardı ettiğimiz korkuların ve kayıpların bedelini ödemek anlamına gelebilir. Khan, duygularını kaybettiğini sanıyordu. İçinde bir eksiklik vardı, ama kaybolan sadece duyguları değil, bir şeylerin eksikliğini hisseden bir ruhun kendisiydi. Bu eksiklik bir boşluk değildi; bu, yaşamı anlamlandırabilen bir kişinin yokluğuydu. Geceler boyunca sahilde yürürken, bir ses duymaya başladı. İlk başta sadece bir fısıltıydı, sonra bu ses, ona rehberlik eden bir figüre dönüştü: Clara. Clara, Khan'a kaybolan duygularını ve kaybolan benliğini hatırlatacak, ama hatırlamak bazen acı verici olabilir. Duygular... İnsanları zayıf mı yapar, yoksa onları insan mı kılar? Khan, duygularını geride bırakmanın, ona gücü geri kazandıracağını düşünüyordu. Ama ya bu bir yanılgıysa? Ya duyguların yokluğu, onu yalnızlaştıracaksa? Gerçek hayatta insanların hisleri, duyguları karşısında varlık formunda karşımıza çıkmaz. Ama ya bir gün hisleriniz bir varlık formunda karşınıza çıksa, ne yapardınız? Onlara nasıl tepki verirdiniz? Kabul eder miydiniz, yoksa kaçıp gizlenir miydiniz? Bu hikâye, gerçek bir insanın hayatından esinlenip, fantezi ve bilim kurgu öğeleriyle harmanlanmıştır. Duyguların ve içsel çatışmaların bir insanın hayatındaki rolünü keşfederken, aynı zamanda hayatta kalma mücadelesinin ne kadar çok katmanlı olabileceğini sorguluyor. -- YAll Rights Reserved
1 part